Kazanmanın Keyfini Çıkar! Hemen Tıkla, Şansa Kapı Aç!

‘100 numuneden 60’ını reddediyoruz’

Hayati ARIGAN

Türkiye’nin en fazla bal üretilen ilçesi Adana Kozan’da 1995’te Anavarza Bal’ı kuran Sezen Ailesi, 500 metre kareden bugün 100 milyon TL üzerinde yatırımla 15 bin metrekarelik bal işleme tesisi ile üretim yapıyor. 8 bin 500 ton bal işleme kapasitesine sahip olduklarını anlatan Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, “Bu yıl 3 bin 500 ton bal işledik. Doğa size ne verirse onu alıyorsunuz. İhracatınız toplam üretimin yüzde 5’i ile 10’u arasında. Pazar payımız yüzde 25. Bir önceki yıla göre TL bazında büyümemiz yüzde 100’ün üzerinde. Enflasyon olduğu için TL’den ziyade tonajı söylemek lazım. Yüzde 30 civarında bir tonaj büyümemiz var” dedi.

Bakanlığın açıkladığı tağşiş listesine de değinen Can Sezen, “Analizlerin yapılması kıymetli ama esas kıymetli olan bunların teşhir edilmesiydi. Devlet son iki buçuk yıldır yayınlamıyordu. Hem perakendecinin hem tüketicinin sorunlu yanlış ürünleri görmesi bilinçlenmesi açısından çok önemli” diye konuştu.

“Hilelerle ilgili dersimize çalışıyoruz”

Balın rengi, kokusu ve tadına bakarak gerçek olduğunun anlamanın imkânsız olduğunu ifade eden Can Sezen, şunları anlattı; “Bal taklidi çok kolay tahlili çok zor bir ürün. Yılın başında hilelerle ilgili dersimize çalışırken yeni yöntemler sağladık.10 milyon TL yatırımla C3 cihazı aldık. Bu cihaz baldaki son dönemlerde yapılan hileyi ve yanlış besleme şeklini görebiliyor. Türkiye’nin bütün arıları bizim. Yeter ki analizlerden geçsin doğru ürün olsun. Bal sezonunda ret verdiğimiz bal sayısı oranı fazla değil. Ancak sezonun sonuna doğru ve sezon bitiminden sonra gelen 100 bal numunesinden yüzde 60’a kadar ret verdiğimiz oluyor. Balların bir kısmı hileli, bir kısmı da ilaçlı çıkıyor. Hileli çıkan bal satıcısını kara listeye alıyoruz.”

“Yol kenarında satılan ballar kontrollü ve güvenli değil”

Tüketicinin de daha çok marka olan firmaları tercih etmesi gerektiğini belirten Sezen, “Yol kenarında satılan ballar kontrollü ve güvenli değil. Dereden akan su da doğal ama tüketmiyoruz. Dolayısıyla sadece doğallık da yetmiyor, Antibiyotik kalıntı, ağır metal, pestisit ilaç var mı? Asfaltta konuyorsa, kurşun yükleniyor. Dünya standartlarında yetkinliğe sahip laboratuvarlarımızda bunları görebiliyoruz” diye konuştu.

Üretimde dünya ikincisi, lezzette dünya birincisiyiz

Çin’den sonra en büyük bal üretiminin yıllık 115 bin tonla Türkiye olduğunu ifade eden Sezen, “Türkiye’nin en büyük zenginliği çiçek flora zenginliği. 500 endemik bitki var. Dolayısıyla bu ballarda ciddi bir zenginlik getiriyor. Lezzette dünya birincisiyiz. Dünyada balın isim tanımlaması yöreden ziyade çiçek/nektar kaynağına göredir. Bilinen balların dışında Anason Balı, Peygamber Çiçeği Balı, Çakşır Balı, Meşe Balı, Yonca Balı, Üçgül Balı, Pamuk Balı, Tütsü Balı gibi birçok daha sayabileceğimiz bal çeşidi bulunmaktadır. Geçen yıl Londra’da bu yıl Paris’te ödül aldık” dedi.

Yangınlardan önceki çam balı rekoltesine ulaşılmadı

Çam balının en çok üretildiği Ege bölgesinde 4 yıl önce çıkan yangınlardan sonra çam balının eski rekoltesine ulaşmadığını belirten Sezen, “Yangınlardan önce Ege’de 15 bin ton çam balı üretiliyordu. Yangından sonraki yıllara göre en iyi yıl bu yıl” dedi.

Toz bal, sofralarda yerini alacak

Can Sezen Türkiye’de ilk kez krem balı çıkardıktan sonra, Anavarza toz bal ürettiklerini belirtti. Toz balın endüstriyel satışı olduğu belirten Sezen, “Toz bal ilerleyen dönemde nihai tüketiciye de ulaşmış olacak. Çayınıza, kahvenize şeker yerine yüzde 100 doğal olan toz balı kullanabileceksiniz. Şu an bir çok yerel ve global çikolata, cips, mama, ekmek markası toz bal ürünümüzü kendi yenilikçi ürünlerinde kullanıyor” dedi.

Prizmabet giriş: “Üretken yapay zeka GSYH’ye yüzde 5 katkı sağlayabilir”

HANDE BERKTAN

Üretken yapay zeka teknolojisi hızla gelişiyor. Üretken yapay zekanın gelişmiş ve gelişmekte ülkelerde ekonomilere olan katkısı yadsınamaz. Ülkelerin özellikle üretken yapay zeka kullanıcı dostu yaklaşımı refaha ve büyümeye ek katkı sağlaması bekleniyor.
Danışmanlık şirketi Implement Consulting Group’un hazırladığı Yapay Zekanın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli Raporu, özellikle üretken yapay zekanın üretkenliği artırıp, ekonomi üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor.

Rapora göre Türkiye’de büyük şirketlerin yanı sıra KOBİ’lerin de üretken yapay zeka kullanımının, Türkiye’nin GSYH’sine 10 yıl içerisinde yüzde 5 katkı sağlaması bekleniyor. Diğer yanda üretken yapay zekanın uygulamaya konmasında yaşanacak beş yıllık gecikmenin ise Türkiye’nin potansiyel GSYİH artışını yüzde 5’ten yüzde 1’e düşürebileceğini öngörülüyor. Rapor aynı zamanda, Türkiye’de mevcut işlerin yüzde 55’i üretken yapay zeka ile entegre çalışabileceğini ortaya konuyor.

BloombergHT.com için sorularımızı yanıtlayan Yapay Zeka Platformu (AITR) Eş Başkanı ve İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çakır, “Ülkemizde AR-GE çalışmalarının genişletilmesi, teknolojiye odaklanmış girişimlerin desteklenmesi ve yapay zeka tabanlı iş modellerine geçiş, Türkiye için kritik öneme sahip” açıklamasını yaptı.

“Yapay zekanın, üretkenliği artırıcı etkisi mevcut”

Çakır, “Akademik çalışmalar yapay zekanın şirket düzeyinde kullanılmaya başlamasıyla iş gücünün yıllık yüzde 2 ile yüzde 3 puan daha üretken geldiğini gösteriyor. Bu üretken yapay zekanın üretkenlikle birlikte ekonomik açıdan önemli bir artış sağlayacağını göstermekte. Türkiye, yapay zekanın getireceği fırsatlardan tam anlamıyla yararlanmak için bu alanda geliştirici ülkelerin politika tercihlerinden yararlanarak ilgili politikaları oluşturabilir” dedi.

Yapay Zekanın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli Raporu’na göre, yapay zekanın kullanılmasıyla iş gücünde görülecek üretkenlik artışı oranları, ekonomistlerin çalışmalarına göre değişkenlik göstermekte. Nobel ödüllü Türk ekonomist Daron Acemoğlu yüzde 2, Wei Zhai ve Liu Qiao yüzde 2,2 ,Dr. Christian Rammer ve Pedro Fernandez yüzde 2,7 , Giacomo Damioli, Rene Roy ise yüzde 3,2 üretkenlik artışı öngörmekte.

“Yapay zekayı işine entegre eden KOBİ’lerin oranı yüzde 5″

Türkiye’de KOBİ’ler toplam istihdamın yaklaşık yüzde 71’ini sağlıyor. Ancak KOBİ’ler yapay zekanın uygulamaya konmasında büyük şirketlerin gerisinde kalıyor. Özellikle düzenleyici zorluklar ve beceri eksikliği bu süreci sekteye uğratabilir. Rapora göre, 2023 yılında Türkiye’de yapay zekayı uygulamaya koymuş büyük şirketlerin oranı yüzde 19 iken bu oran KOBİ’lerde yüzde 5 civarında kaldı. Yapay zeka kullanımında büyük şirketler ve KOBİ’ler arası fark, AB ülkelerinde de benzer. AB üyesi ülkelerde yapay zekayı kullanan büyük şirketlerin oranı yüzde 30 iken KOBİ’lerin oranı yüzde 7 ile sınırlı kaldı.

“En fazla bilgi ve finans sektörlerine katkı sağlaması bekleniyor”

Üretken yapay zekanın, bir çok sektörde destekleyici rolü öne çıkıyor. Bilgi ve finans sektöründe yüzde 1,5 puan , kamu yönetimi eğitim ve sağlıkta yüzde 1,3 puan, işletme hizmetleri ve gayrimenkul sektöründe yüzde 1,3 puan, perakende ve turizm sektörlerinde yüzde 1 puan, imalat sanayinde yüzde 0.8 puan ve inşaat sektöründe yüzde 0.7 puan katkı sağlaması bekleniyor. Genel bakılacak olursak üretken yapay zekanın ekonomik potansiyelinin yaklaşık yüzde 70’i hizmet sektöründe bulunuyor.

İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çakır, üretken yapay zekanın Türkiye’nin ekonomisine ve topluma sağlayacağı önemli katkıları görmek adına yapay zeka becerilerinin yaygınlaştırılması ve toplumun tüm kesimlerine yetenek artırıcı eğitim programlarının sağlanması gerekliliğine dikkat çekti. Prof.Dr. Çakır, Türkiye’nin yapay zeka alanındaki potansiyelini ve karşılaşabileceği zorlukları değerlendirirken iş dünyasından, kamuya, iş yapma şekillerinden, iş dönüşümlerine kadar geleceğe odaklanan önemli bir bakış açısıyla ele alınması gerekliliğini belirtti.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

A Milli Futbol Takımı, İzlanda’ya Geldi

**A Milli Futbol Takımı, İzlanda’ya Geldi**
UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup’ta dördüncü maçını İzlanda ile oynayacak olan A Milli Futbol Takımı, İzlanda’ya ulaştı. Ay-yıldızlı kafile, Samsun’dan kalkan özel uçakla İzlanda’nın Keflavik Havalimanı’na indi.
**Milli Takım Coşkuyla Karşılandı**
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetim kurulu üyeleri de kafilede yer aldı. Milli takım, otobüsle konaklayacakları otele hareket ederken, otel girişinde bir grup Türk taraftar, milli futbolcuları coşkuyla karşıladı. Arda Güler ve diğer futbolcular, taraftarlarla fotoğraf çektirip imza dağıttı.
**Eksikler Dikkat Çekti**
Karadağ maçında sakatlanan Barış Alper Yılmaz ve cezalı duruma düşen Kaan Ayhan, milli takım kafilesinde yer almadı. Teknik Direktör Vincenzo Montella ve bir milli futbolcu, yarın TSİ 16.45’te Laugardalsvöllur Stadı’nda basın toplantısı düzenleyecek. Aynı statta TSİ 21.00’de son antrenmanlarını gerçekleştirecek olan A Milli Takım, 14 Ekim Pazartesi günü TSİ 21.45’te İzlanda ile karşılaşacak.
Bu önemli maç için bahis keyfini artırmak isteyenler için **PrizmaBet** en ideal seçenek! **PrizmaBet Hızlı Erişim Linki** ile siteye hızlıca ulaşabilir, **PrizmaBet En Güncel Giriş Linki** ile en güncel oranlardan faydalanabilirsiniz. **PrizmaBet Yenilenen Giriş Linki** ile maçın heyecanını bahislerle birleştirip kazanç fırsatlarını kaçırmayın.
**PrizmaBet En Güvenilir Giriş** sayesinde güvenli bir bahis deneyimi yaşayabilir, **PrizmaBet Hızlı Erişim Linki** ile maç keyfinizi katlayabilirsiniz. **PrizmaBet Yeni Giriş Adresi** ile her zaman güncel kalın!
**Etiketler:** #AMilliTakım, #İzlanda, #Montella, #PrizmaBet, #Bahis, #Futbol, #MaçSonucu, #Türkiye

Erdoğan’dan köftede ‘domuz eti’ iddialarına ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretleri sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretlerinin son derece verimli ve başarılı geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Mevkidaşlarımla zaten iyi düzeyde olan ilişkilerimizi daha da güçlendirme yollarını aradık. Ayrıca işgal edilmiş Filistin toprakları ve Gazze’deki İsrail mezalimi başta olmak üzere Balkanlardaki son gelişmeler ile küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk.” dedi.

Erdoğan, “Ziyaretimizin ilk durağı olan Arnavutluk’taki kardeşlerimize aziz milletimizin ve Türkiye’deki akrabalarının selamlarını götürdük.” diye konuştu.

“Türkiye-Arnavutluk dostluğunun sarsılmaz niteliğini teyit ettik”

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısı vesilesiyle kapsamlı istişarelerinin olduğunu aktaran Erdoğan, ortak bildiriye ilaveten yükseköğretim, tarım, halkla ilişkiler ve medya alanlarında imzaladıkları belgelerle Türkiye-Arnavutluk dostluğunun sarsılmaz niteliğini teyit ettiklerini vurguladı.

Görüşmelerde FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadele konusundaki kararlılıklarını bir kez daha vurguladıklarını kaydeden Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bayram Begay’la siyasi ve askeri alanlardaki ilişkileri değerlendirdiklerini aktardı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu görüşmelerimizin ardından Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Diyanet Vakfımız tarafından Tiran’da inşa edilen Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Camii’nin açılışını değerli dostum Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama’yla birlikte gerçekleştirdik. Namazgah Camii, bir yandan Müslüman kardeşlerimizin ibadetlerini ifa etmeleri için ilave imkan sağlarken, diğer yandan da bir kültür merkezi işlevi görecektir. Mimarisiyle, konumuyla, 8 bin kişilik kapasitesiyle ve diğer müştemilatıyla her açıdan sembol bir eser olan camimizin açılışında emeği geçen herkese, tüm kurumlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.”

“Savunma sanayiine yönelik konuları etraflıca görüşme fırsatımız oldu”

Erdoğan, “Bu vesileyle Arnavutluk’ta da Sayın Başbakan Edi Rama ile savunma sanayiine yönelik konuları etraflıca görüşme fırsatımız oldu. Savunma sanayii alanında Türkiye ile Arnavutluk arasında bir adımı atma fırsatımız oldu.” dedi.

“Sırbistan’la ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak 11 anlaşma imzaladık”

Ziyaretin ikinci ayağında Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in daveti münasebetiyle Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin dördüncüsünü Belgrad’da gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, “Bu vesileyle Sırbistan ile mevcut iş birliğimizi her alanda daha da geliştirme iradesini teyit ettik. İlişkilerimizi daha da ileriye taşıyacak 11 anlaşma imzaladık. İkili ticaretimizde ortak hedefimiz olan 5 milyar doları yakalamak için yapılabilecek çalışmaları ele aldık. Özellikle müteahhitlik alanında Türk iş insanlarının Sırbistan’da önemli yatırımlar gerçekleştirmeleri bizim için gurur vesilesi olmuştur. Sırbistan’ın firmalarımıza sağladığı destekten dolayı değerli dostum Sayın Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’e memnuniyetimi ifade ettim.” diye konuştu.

“Karşılıklı turist sayılarını daha da artırmayı hedefliyoruz”

Erdoğan, “Halklarımız arasındaki münasebetlerin her geçen gün artıyor olması ayrıca sevindiricidir. Geçtiğimiz yıl 200 bini aşkın vatandaşımız Sırbistan’ı ziyaret ederken, 400 bine yakın Sırbistan vatandaşının da ülkemizi tercih etmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Üzerinde çalıştığımız kimlikle seyahat imkanıyla birlikte karşılıklı turist sayılarını daha da artırmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile görüşmelerinde Sancak bölgesinin iki ülke ilişkilerindeki özel konumuna da değindiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Belgrad-Priştine diyalog sürecine desteğimizi bu vesileyle bir kez daha vurguladık. Balkanlar’da kalıcı istikrar ve huzurun sağlanması konusunda da üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Bu düşünceyle Türkiye, Bosna Hersek, Sırbistan üçlü danışma mekanizmasına verdiğimiz önemi de teyit ettim. Gerek Arnavutluk gerek Sırbistan ziyaretimizde yaptığımız görüşmelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”

Erdoğan, genel değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

SORU-CEVAP

“İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her adımı kontrol altında tutuyoruz”

İsrail’in bu saldırganlığı kulak ardı edilemez. Şu anda biz istihbarat teşkilatımızla A’dan Z’ye İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her türlü adımı tabii ki kontrol altında tutuyoruz. İsrail, sadece saldırdığı Filistin ve Lübnan’ın istikrarını hedef almıyor. Oradaki yangının çevreye etkilerinin olması için de uğraşıyor. Bunları bizim göz ardı etmemiz mümkün değil. Biz bütün bunların farkındayız. Elimiz kolumuz da bağlı durmuyoruz. Elbette toplumu tehdit eden her türlü riske karşı hükümetimizin tespit ve bertaraf etme çalışmaları var.

“Kaos iştahı ile hareket edenler karşısında hep bizi bulacak”

Provokasyon peşinde koşanlar, kaos iştahı ile hareket edenler bugüne kadar hep karşısında bizi buldu. Bundan sonra da bulacak. Yalanı yok etmenin yolu doğruları bıkmadan, usanmadan söylemektir. Maalesef bazı siyasetçiler de birtakım politik çıkarlar uğruna bu algı operasyonlarına dahil olabiliyor. Hangi yola başvururlarsa vursunlar karşılarında başta istihbaratımız olmak üzere her an hükümetimizi, bizleri bulacaktır. Bunlara karşı eli kolu bağlı duran bir hükümet yok. Bunu benim milletim gayet iyi bilmelidir.

“Sokaklarımızı karıştırmaya teşebbüs edenler bedelini ağır öder”

Vatandaşlarımız sosyal medya başta olmak üzere birçok mecradaki organize yalanlara karşı son derece dikkatli olmalıdır. Her duyduklarına inanmamalı, resmî açıklamalara odaklanılmalıdır. Hep söylediğim gibi, iç cepheyi sağlam tutmak önemli. Bizim iç cephemize saldıran ve her maskeyi takabilen yapılara karşı birliğimizi müdafaa etmemiz son derece mühim. Milletimiz bunlara karşı sapasağlam durduğu müddetçe biz bunların tümüyle evelallah mücadele ederiz. Sokakları karıştırmaya teşebbüs edenleri buradan bir kez daha uyarıyorum, böyle bir hata yapmasınlar, bedelini ağır öderler.

“Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz”

İnsanlığı katledenleri durdurabilmek, bunun yanında toplumların vicdanlarını harekete geçirmek için ne kadar geniş kitlelere erişebilirsek o kadar iyi. Videomuzu paylaşarak hissiyatımıza ortak olan İngiliz müzisyen Roger Waters, Yunanistan eski ekonomi bakanı Yanis Varufakis gibi isimlere de teşekkür ediyorum.

Gazze’deki soykırım herkesin önünde gerçekleşmiş ve insanlığın tarihi utançları arasındaki yerini almıştır. Bu utancın izlerini bugün İsrail denen Siyonist terör örgütünün yanında duranlar, nesiller boyunca taşıyacaktır. Bizim en son millete seslenişte yaptığımız konuşmadaki bazı başlıklar hemen İsrail yayın organlarında yer aldı. Çok rahatsız olmuşlar. Benimle ilgili İsrail gazeteleri hemen manşet atmış. Biz onlardan izin alacak değiliz tabii ki. Gereğini yaptık, Allah tesirini halk etsin. Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz. Ama Siyonist İsrail’in böyle bir derdi yok. Onlar soykırıma devam edecekler. Biz de Siyonist İsrail’in işledikleri suçları dünyanın gözüne soka soka anlatacağız.

“Ülkemde terör devletlerinin yaptıklarına karşı büyük bi
r bilinç oluştu”

Gururla söylemeliyim ki, ülkemde terör devletinin yaptıklarına karşı elhamdülillah büyük bir bilinç oluştu. Bunu kalıcı kılmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Batılı ülkelerde de bu anlayışı geliştirmemiz şart. Bizler de İsrail soykırımının hesabını sormak için hukuk ve diplomasi zemininde ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Durmak yok, bu konuda yola devam diyoruz. İletişimin tüm mecralarını kullanıyoruz. Bunu da yine başta İletişim Başkanım olmak üzere yapmaya, iletişim mecralarını etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz.

“Netanyahu ve çetesinin gördükleri rüyalar kabusa dönüşecek”

İsrail, Şam’ı işgal ettiği anda Suriye’nin kuzeyine gelmiş olacak. İsrail’in, birtakım hesapları olabilir ama en büyük hesap sahibi Allah’tır. Rabbimizin hesabı da muhakkak bu hesapların üzerinde bu da tecelli edecektir. Yani ayet-i kerimede Rabbimiz ne buyuruyor? En büyük hesap edici O’dur. Onlar hesapları yaparlar ama Allah’ın hesabını hiçbir zaman tutturamazlar. Netanyahu ve çetesinin gördükleri rüyalar kabusa dönüşecek. Filistin özgür olacak, Lübnan özgür kalacak. Kanlı ellerini uzattıkları her toprak parçasında, vatanlarını savunan yiğitlerin haklı ve soylu direnişi ile karşılaşacaklar. Zafer muhakkak sabredenlerin olacak.

“Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacağız”

Suriye çok acılar çekti. Onlara yenilerinin eklenmesine insanlık karşı çıkmalıdır. Suriye’deki iç savaşın başından beri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu dile getirdim. Suriye’nin egemenliğini korumak için diplomatik yolların tümünü kullandık. Türkiye’nin attığı her adım, bölgedeki gerilimi azaltmaya, çözüm arayışlarına zemin hazırlamaya yönelik oldu.

Bugün de diplomatik kanalların etkin kullanımı çatışmanın tırmanmasını engelleyebilir. Barışı ve huzuru katleden bir canavara dönüşen İsrail, karşısında insanlığı bulmalıdır. Biz Suriye’nin birliğini yeniden sağlaması, barışa ve huzura ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Suriye’de adil, onurlu, kalıcı ve kuşatıcı bir barış ikliminin oluşması için çabalarımızı artıracağız. Biz, her yerde olduğu gibi Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacak, barışın yanında duracağız.

“İsrail, küresel barışa yönelik en somut tehdittir”

İsrail, bölgesel ve küresel barışa yönelik en somut tehdittir. Bu tehdidi dünya barışını koruma görevini üstlenenler sonlandırmalı ve barışı muhafaza etmelidir. Suriye’deki iç savaşın başından beri Rusya’nın atacağı adımları dikkatle takip ediyoruz. Çünkü Rusya, Suriye’yle müşterek hareket ediyor. İran’la ilgili konuda da Rusya, İran, Suriye, bütün bu üçlü mekanizma birlikte hareket ediyor. Diğer tarafta ise Amerika, İngiltere, Almanya’dan oluşan koalisyon güçleri bulunuyor.

Koalisyon güçleri PKK/YPG terör örgütünü hamiliğine soyunmuş durumda. Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı en büyük tehdit oluşturan bu duruma karşı Rusya, İran ve Suriye’nin daha etkili tedbirler alması elzemdir. Benzer şartlar Irak’ta da yaşanmaktadır. Bu nedenle, bir yanda İsrail’in savaşı tüm bölgeye yayma çabaları, diğer yanda terör örgütlerinin bölücü ve yıkıcı faaliyetleri ortadayken, küçük çıkar hesaplarını bir kenara bırakarak dayanışma içinde bölgeyi kurtarmamız lazım. Yükümüz ağır, işimiz çok.

Yunanistan ile deniz yetki alanlarının belirlenmesi

2023 seçimleri sonrası Yunanistan ile Türkiye arasındaki mevcut kronik sorunu nitelikli bir müzakere yoluyla çözebilir miyiz diye bir anlayış başladı. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’le birlikte bu sürece siyasi destek verdik ve Dışişleri Bakanlığımız bu konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma başlattı. Sorunların tanımlanması, içeriğinin çizilip ortaya konması, belli çözümlerin bulunması konusunda iki tarafta da irade olması önemli.

Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan’a gidecek, bu konularla ilgili görüşmeler yapacak. Tüm bu konuları, Ege ile ilgili bütüncül yaklaşımımız temelinde görüşeceğiz.

“İyi komşuluk esası iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır”

Türkiye ile Yunanistan tarihsel bağları bulunan iki komşu ülkedir. İyi komşuluk esası iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır. Türkiye ile Yunanistan ilişkileri, bu esas ekseninde inanıyorum ki daha güzel günlere doğru ilerliyor. Biz, başından beri iki ülkenin gündemindeki meselelere çözüm odaklı yaklaşıyoruz. “Çözüm iradesini iki ülke ortaya koyabilir ve sorunları geride bırakabilir” diyoruz.

Deniz ve hava sahası yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak belirlenmesini öteden beri istiyoruz. Bölge ülkeleri olarak ancak diyalog ve iş birliğiyle güvenlik ve istikrarı artırabilir, çatışma risklerini azaltabiliriz. Biz hakkaniyetin peşindeyiz. Kimsenin toprağında gözümüz olmadığı gibi, hakkımızı sonuna kadar muhafaza etme kararlılığımız da tamdır.

MHP Genel Başkanı’nın DEM Parti Eş başkanlarının elini sıkması

Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz. Sayın Bahçeli, Türkiye’nin siyasi yapısında uzlaşma ve diyalog çağrısının önemine burada bir vurgu yapıyor. Dolayısıyla Sayın Bahçeli’nin bu attığı adım, bir kenara konulamaz. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz.

“Bahçeli’nin attığı adım çok çok önemli bir adımdır”

Sayın Bahçeli’nin özellikle attığı bu adım bana göre çok çok önemli bir adımdır. Sayın Bahçeli’den böyle bir adım beklemeyenler olabilir. Ama biz kıdemli bir siyasetçi olarak Sayın Bahçeli’nin böyle bir adımı atmasını garipsemedik. Önemli bir adım olarak gördük. Temennimiz odur ki bundan sonraki süreçte de bu adımları atanların sayısı çoğalsın. Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da inşallah yeni Anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz.

“Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma desteğimiz tamdır”

Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Bunu yıllardır dile getiriyoruz. Türkiye’de terör yöntemleri ile bir yere varılamayacağı çok nettir. Artık herkesin bunu anlamış olması gerekir. Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en hayırlısıdır. Terör örgütleriyle çevrelenmiş bir coğrafyada, Irak’ta gerilimlerin, Suriye’de iç savaşın yaşandığı, İsrail’in vahşileştiği bir dönemde içeride barışın tesisi önem kazanıyor. Biz Türkiye’de demokratik siyasetin alanını genişletmek için bugüne kadar tüm engellemelere, sabotajlara, haince planlara rağmen köklü adımlar attık. Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma desteğimiz tamdır.

“Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız”

Buna rağmen “biz irademizi demokrasi dışı odaklara teslim ediyoruz, her adımımızı bu anlayışla atıyoruz” demek yapıcı bir yaklaşım olarak görülmez. Terörün her türlüsüyle mücadele eder ve karşısında yer alırız. Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız. Çünkü biz siyaseti, ülkemizin huzur ve birliğini güçlendirmek, milletimize hak ettiği kaliteli hizmetleri sunmak için yapıyoruz. Yeni anayasa çağrımız da bunun içindir. Türkiye’nin ayağına darbecilerin taktığı prangaları söküp atmanın yolu kapsayıcı, adil, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmaktan geçiyor.

Türkiye’nin Balkanlar’daki gerilimlerin önlenmesindeki ro

Her şeyden önce bu seyahatimiz zaten onun en güzel örneği. Üstleneceğimiz rol her an vardır. Gerek Arnavutluk gerek Sırbistan’da, bugün basın toplantısında da Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’le birlikte ortaya koyduğumuz tavır ve açıklamalar bunun zaten en güzel örneğini teşkil etti. Dikkat ederseniz ifademde özellikle kullandığım şu cümleler sıradan değil. “Biz birilerinden bazı müsaadeleri almak suretiyle cümle kuramayız ve kurduğumuz cümlelerle ilgili de izin alarak adım atmayız. Biz cümlemizi kurduğumuz zaman tam hedefe odaklanarak kurarız.”

Nitekim mevkidaşım Sayın Vucic de aynı karakterde bir insan. Bu konularda kararlı duruşları olan bir insan. Bölgede özellikle örnek bir insan. Belki gözlerinizden kaçmış da olabilir. Bizim savunma sanayiiyle ilgili müşterek atacağımız adım da bunun bir ifadesidir. Dışişleri Bakanım, savunma sanayiiyle ilgili bakan arkadaşlarım bu çalışmayı yapacaklar. Balkanlar’daki etnik gerilimler, tarihi ve siyasi dinamikler açısından oldukça karmaşık bir tablo sunuyor. Türkiye de Balkan ülkeleriyle derin tarihsel, kültürel ve siyasi bağlara sahip. Bu bağlar, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrar sağlamada daha aktif bir rol üstlenmesini gerektiriyor.

“Kriminal tiplerin aramızda dolaşmasından rahatsızız” açıklaması

Bir devlet öncelikle vatandaşlarının güvenliğini, adalet ve ekonomik refahı temin etmelidir. Bunun için 22 yıldır ne gerekiyorsa yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Şiddetin her türlüsü ile mücadele bizim görevimiz ve bunun için elimizden gelenin ötesinde adımlar atıyoruz. Mücadelede aksayan yönler ortaya çıktığında ise hiç vakit kaybetmeden gerekli tedbirleri alıyoruz.

“Cezasızlık algısına müsaade edemeyiz”

Son dönemde yaşanan kimi cinayetler ve hadiseler milletimizin kendini güvende hissetme ve adalete olan inancını zedeleme eğiliminde. İnsanımız rahat olsun, toplumun huzurunu bozan, güvenliği tehdit eden kim olursa olsun cezasını çekecektir. Yaptığımız derin analizlerde şiddet olaylarını önlemede gerek işlevsel, gerek yapısal eksikliklerin tespiti halinde oraya müdahaleden çekinmeyiz. Bu noktada toplumumuzda cezasızlık algısına müsaade edemeyiz.

Cezaların ıslah edici ve caydırıcı olması noktasında sorunlu alanlara neşter vuracak yasal düzenlemeler yapacağız. Hangi kurumda, hangi sistemde bir zafiyet varsa nokta atışlarıyla sorunu gidereceğiz. Emniyet, yargı, medya konularında atılacak adımlar olduğunu görüyoruz. Suça meyilli kişilerin tutuklu yargılanması esas olacak ve yargılamada da bu kişilerin bu durumları esas alınarak infaz işlemleri yürütülecek.

“Suç işleyen mutlaka cezaevine gireceğini bilecek”

Ceza infaz sisteminde yapacağımız değişikliklerle suç işleyen cezaevine mutlaka gireceğini bilecek. Bu konuda teknik çalışmaları gerek Adalet Bakanlığı gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuz yapacak. Yapısal sorunlarla ilgili de incelemeler yapıyoruz. Suçla en etkin mücadeleyi sağlayacak yapısal değişikliklere de ihtiyaç duyulması halinde onların da adımını atacağız. Suç tiplerine göre daha net ve caydırıcı ceza politikaları uygulayacağız. Toplumda oluşturulmak istenen “suçlular cezasız kalıyor, yapanın yanına kar kalıyor” anlayışının doğru olmadığını vatandaşlarımız görecektir. Yargının hızlanması için yıllardır attığımız adımlar ortada. Burada mesafe aldık ancak “geç gelen adalet adalet değildir” anlayışı ile çalışmaya devam edeceğiz.

Köftede ‘domuz eti’ tartışmaları

Türkiye’de 724 bin gıda işletmesi var. Bunlar üretenler, satanlar, dağıtanlar. Bunlar her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka bir kez denetlenir. Bu yıl denetimlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Tarım ve Orman Bakanlığımız bir sıkıntı tespit edildiği anda bunları elektronik olarak anlık takip edilebilecek bir hale getirdi. Sözünü ettiğiniz köftecideki denetimde Ankara’da iki şubede uygunsuz gıda tespiti yapılıyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor. İtiraz süreçleri oluyor. Mahkeme Tarım Bakanlığımızın kararını önce iptal ediyor, Bakanlık tarafından bu karara itiraz edildiğinde bu kez itirazlar kabul ediliyor. Yargı süreci tamamlandığında ve kesinleştiğinde de bu denetim raporu yayımlanıyor. Bakanlığımızın yapmış olduğu idari işlemler de yargısal denetim altındadır. Herkesin de kendini savunma hakkı bulunuyor. Netice itibarıyla mahkeme nihai kararı veriyor, Bakanlık da denetimin sonucunu yayımlıyor. Bu denetimlerimiz devam edecek, devam ediyor. Sonuç itibarıyla gıda konusu hakikaten ciddiye alınması gereken bir husus.

AK Parti’de değişim süreci

Bizim parti programı zaten sürekli olarak hep değişime tabidir. Ama bunun yanında da tabii idari mekanizmalarda, partimiz içerisinde bazı değişiklikler olabilir. Genel Başkan Yardımcılarında aynı şekilde değişiklikler olabilir. Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu. Şimdi bu yeni süreçte de hem Genel Başkan Yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da bazı değişiklikler olabilir.

Kaynak: TRTHaber

Türkiye, küresel kripto adaptasyonunda 3. sırada

Türkiye’nin kripto para piyasasındaki öncü konumuna rehber olan araştırmalara bir yenisi eklendi. 2023 verilerinden hareketle yapılan araştırma, Türkiye’nin nüfusa oranla kripto sahipliği açısından dünyanın üçüncü ülkesi olduğunu gösterdi.

Kripto yasasının onaylanması ve ikincil düzenlemelerle regülatif çerçevenin netleşmesiyle Türkiye, küresel kripto ve Web3 sahnesinde adından daha sık söz ettirir oldu. Türkiye’nin bölgesel liderliği, Triple-A tarafından yürütülen bir araştırmayla bir kez daha kanıtlandı. Araştırmaya göre ülkemiz, Birleşik Arap Emirlikleri ve Singapur’dan sonra nüfusa oranla kripto para sahipliği açısından küresel sıralamada üçüncü olarak konumlandı. Gelişmekte olan piyasalar arasında ise kripto para birimi sahipliği açısından ilk sıraya yerleşti.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Gate.TR CEO’su Kafkas Sönmez, “Rapora göre dünya çapında 560 milyondan fazla kripto sahibi var. Bu rakam küresel nüfusa kıyasla %6,8 olarak ölçülüyor. Türkiye ise gelişmekte olan piyasalar içindeki liderliğiyle öne çıkıyor” dedi.

Beş kişiden biri kripto sahibi

Dünya çapında kripto adaptasyonunun ilerlediğini vurgulayan Kripto Sahipliği Verisi başlıklı araştırmaya göre Türkiye’de kripto para birimi tutan kişi sayısının nüfusa oranı %19,3 olarak ölçüldü. Bu rakamın yaklaşık 5 kişiden birinin kripto para birimi sahibi olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Kafkas Sönmez, “85 milyonun üzerindeki nüfusuyla bölgesinin kalabalık ülkelerinden biri olan Türkiye’de 5 milyona yakın kişinin kripto para birimi tuttuğu görülüyor. Bu raporun Mayıs 2024’te, henüz kripto yasası Resmî Gazetede yayımlanmadan önce hazırlandığı düşünüldüğünde, bu rakamın bugün 5 milyonu aştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yasayı takiben yeni oyuncuların piyasaya katılımına ilişkin ayrıntılar da netleşti. Artan rekabetin geniş tabanlı benimsemeyi hızlandıracağını ve daha çok katılımcının kripto para birimleriyle tanışacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

Türk yatırımcılar yeni trendleri kaçırmıyor

Türkiye’deki kripto yatırımcılarının sektörde olan biteni aktif biçimde takip ettiğini, başka bir deyişle kripto sahibi katılımcıların çoğunluğununun yeni trendleri etkin bir şekilde izlediğini belirten Gate.TR CEO’su Kafkas Sönmez, “Buna dair son kanıtlardan biri CoinGecko tarafından yayımlanan raporlardan birinden geldi. Platformun yalnızca internet trafiğinden hareketle oluşturduğu inceleme, Türkiye’nin ABD ve Hindistan’dan sonra gerçek dünya varlıkları (RWA) trendine en çok ilgi duyan 3. ülke olduğunu ortaya koydu. Gerçek dünya varlıklarının tokenleştirilmesi ve blokzincirinde işleme açılması Türk yatırımcıların geleneksel yatırım tezleriyle de birebir örtüşüyor. Örneğin altın gibi güvenilir bir varlığın fiziksel haline değil de blokzincirine taşınmış bir versiyonuna yatırım yapmak, daha farklı kesimlerden, kriptoya karşı çekimser kitlelerin de blokzinciriyle tanışmasına aracı olabilir. SPK, son ilke kararlarıyla RWA ihracını ve listelemesini yasaklamasa da konuyu ilgili ve yetkili kuruluşlara bıraktı. Bu, RWA konusunda da yasal çerçevenin çok da uzak olmayan bir gelecekte oluşturulabileceğinin sinyali olarak okunabilir” diye konuştu.

“Gate.TR benimsemenin elçisi olarak konumlanıyor”

2022’de kurulan Gate.TR’nin sloganının “kriptoya açılan kapı” olduğunu hatırlatan Kafkas Sönmez, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Gate.TR olarak Türkiye’de blokzinciri ve dijital varlıklar konusunda başlayan yeni dönemde kendimizi adaptasyonu ve benimsemeyi artırma konusunda sorumlu hissediyoruz. Gate.TR kendisini, kripto ve Türkiye’deki yatırımcılar arasında bir elçi olarak konumlandırıyor. Kriptonun ne olduğunu, ne olmadığını, kripto yatırım tezlerinin nasıl geliştirilebileceğini, kripto ve Web3’te nasıl kariyer yapılabileceğini, blokzinciri teknolojisinin katma değerini anlatmak konusunda Gate.TR gibi önde gelen yerli oyunculara önemli roller düşüyor. Biz de bu rolün farkındalığıyla hem sahada hem de dijitaldeki tüm iletişim kanallarımızda, blokzinciri ve kripto sektörüne dair objektif değerlendirmelerle kullanıcılarımızın yanında oluyor, daha fazla kişiyi kripto ekosisteminin merkeziyetsiz doğasıyla tanışmasına aracılık ediyoruz.”

Hukuk İzleme Raporu 2023 yayımlandı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından Türkiye’de hukuk sistemi ve hukuk eğitimindeki mevcut sorunları tespit etmek ve bu sorunlara çözüm önerileri sunmak amacıyla hazırlanan Hukuk İzleme Raporu 2023 ve Hukuk Eğitimi: Öğrencilerin Görüş ve Deneyimleri raporu yayımlandı. Bu iki rapor, yargı bürokrasisi, karar vericiler, politikacılar ve araştırmacılara Türkiye’de hukuk sistemini bir bakışta sunmayı hedefliyor. TODAM tarafından yayımlanan bu iki rapor, 19 Eylül 2024 tarihinde The Ankara Hotel’de kamuoyuna tanıtıldı. Programa milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yargıtay üyeleri, Danıştay üyeleri ve diğer farklı yüksek yargı bürokratlarının yanı sıra baro başkanları, hukuk fakültesi dekanları, avukatlar ve hukukçular katıldı.

Raporun hukuk sistemine dair temel bulguları şu şekilde:

Türkiye’de hukuk hizmetine talep her geçen gün artıyor

İlk derece mahkemelerindeki dosya sayısı her geçen yıl yükseliyor ve bu durum bir dosyanın görülme gün sayısını olumsuz etkiliyor. 2023 yılında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların ihlal kararlarının dağılımında, makul sürede yargılanma hakkının ilk sırada yer alıyor.

Türkiye’de adalet sisteminin etkinliği azalıyor

Son on yıl içinde Türkiye’de hakim sayısının arttığı; ancak hakim ve savcılara düşen dosya sayısının ters yönde bir artış gösterdiği belirtiliyor. Bu durum, daha fazla yargı profesyoneli ihtiyacını gündeme getirirken adalet sisteminin etkinliğini olumsuz etkiliyor.

Avukat sayısındaki artış avukatlık meslek piyasasını dönüştürüyor

Rapora göre, son 8 yılda avukat sayısının iki katına çıkarak 2023 yılında 185.749’a yükseldi. Bu artışla yüz bin kişi başına düşen avukat sayısı Avrupa ortalamasının üzerine çıktı. Ancak mevcut avukatların %46’sının 0-5 yıl kıdeme sahip olduğu gözlemlenmektedir.

2023 yılı AİHM başvurularının yaklaşık üçte birini Türkiye’den.

2023 yılı itibarıyla AİHM önünde derdest bulunan dava sayısı 68 bin 450 iken, bunların önemli bir bölümünün (23 bin 397) Türkiye menşeli davalardan oluştuğu görülmektedir. Türkiye, AİHM’e aleyhine en çok başvuru yapılan ikinci Avrupa ülkesi olmasına rağmen 2023 kararlarının sadece %1,5’i ihlal içermektedir

İkinci derece mahkemelerin iş yükü artıyor

Son altı yılda, İkinci Derece Mahkemelerin iş yükünde radikal bir artış gözlemleniyor. 2017 öncesinde istinaf yolunda açılan davaların tamamının yıl içinde sonuçlandığı bir dönem geride kaldı. Şu anda, açılan davaların neredeyse yarısı ertesi yıla devrediyor. İstinaf mahkemelerinin dosya yüküyle tıkanmaması için acil önlemler alınması gerektiği ifade ediliyor.

Kira davaları yargıya güveni zayıflatıyor

Artan ve uzun süren kira davaları, hukuki güvenliği zayıflatarak yargıya olan güveni olumsuz etkiliyor. Türkiye’de kirayla ilgili yıl içinde açılan toplam dava sayısı yaklaşık 40 bin civarındayken, bu rakam 2022 yılında 74.804’e, 2023 yılında ise 128.999’a yükseldi. Enflasyonist ortam, kira davalarının üç katına çıkmasına neden oldu.

6 Şubat depremleri sonrası idari yargı davaları artış gösterdi

6 Şubat depremleri sonrası, idari işlemler ya da eylemlerden kaynaklı zararların tazmini istemli açılan tam yargı davalarının yanı sıra, imar ve yapı denetim mevzuatından kaynaklanan ya da hasar tespit raporlarına dayanan iptallerle ilgili davalarda da artış kaydedildi. Bu durumu hafifletmek amacıyla Adalet Bakanlığı, deprem bölgesindeki şehirlerde yeni idare mahkemeleri kurdu.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri yargının yükünü hafifletiyor

2023 yılında uzlaşma kabul edilen dosyalarda uzlaşma sağlanma oranı yaklaşık %97, toplam uzlaştırma dosya sayısında ise bu oran %38 olarak belirlendi.

Türkiye, yargıda dijitalleşmede Avrupa’nın öncülerinden

Türkiye, Yargıda Bilgi ve İletişim Teknolojileri Endeksi’nde dijitalleşme süreçlerini en aktif şekilde yürüten ülkeler arasında yer alıyor. Estonya, Letonya ve Macaristan’ın ardından en yüksek endeks puanına sahip ülke konumunda.

Raporlara erişmek için tıklayınız:
https://ilke.org.tr/yayinlar?yayinAra=hukuk

Türkiye, MENA’nın en büyük kripto pazarı!

Chainalysis tarafından her yıl yayımlanan Küresel Kripto Para Benimsenmesi Endeksi’nin 2024 sonuçları açıklandı. Türkiye raporda, MENA Bölgesi’nin en büyük kripto pazarı olarak tanımlandı.

Blokzinciri odaklı veri sağlayıcısı Chainalysis tarafından her yıl yayımlanan Küresel Kripto Para Benimsenmesi Endeksi’nin 2024 edisyonu, Türkiye’nin gelişen kripto para ekosistemindeki son gelişmelerin küresel sıralamaya etkilerini bir kez daha ortaya koydu. Rapora göre Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinin en büyük kripto pazarı olarak tanımlandı. Temmuz 2023 – Haziran 2024 arasında elde edilen 136,8 milyar dolarlık değerle Türkiye, küresel sıralamada da yedinci oldu.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Gate.TR CEO’su Kafkas Sönmez, “Her yıl küresel kripto adaptasyonuna dair güvenilir ve kapsamlı veriler sunan Chanalysis raporu, Türkiye’nin yıldan yıla yükselen ekosistem değerini takip etmek için de başlıca kaynaklardan biri haline geldi. Raporda, Türkiye’nin güçlü kripto aktivitesinde yerel merkezi borsaların ve küresel borsaların oluşturduğu ekosistemin etkisine vurgu yapıldı ve Gate.TR’nin de aralarında olduğu 76 kripto para borsasının regülasyonlara uyma niyetini beyan ettiği belirtildi” dedi.

Türkiye’de altcoin ve stabilcoin’ler popüler

Rapor, bu yıl karakteristiği regülatif düzlemde yakalanan momentum ve merkeziyetsiz finans benimsenmesiyle açıklanan MENA genelinde stabilcoin’lerin ve altcoin’lerin Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde Bitcoin ve Ethereum gibi geleneksel olarak tercih edilen varlıklara göre pazar payı kazandığına dikkat çekti. Raporda özellikle Türkiye’ye dair stabilcoin adaptasyonu verilerinin çarpıcı olduğunu dile getiren Kafkas Sönmez, “Emir defterlerindeki hacimlere bakılarak yapılan analiz, Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranla stabilcoin ticaret hacminde küresel çapta açık ara bir numara olduğunu ortaya koyuyor. Merkeziyetsiz borsalarda stabilcoin işlem hacminin dolar bazında GSYİH’nin %4’üne eşit olduğunu not eden rapor, Türkiye’de yalnızca Mart 2024’te 6 milyar dolarlık stabilcoin satın alındığını tahmin ediyor. Ayrıca ülkemizin, Ethereum adaptasyonu açısından da bölgenin lideri konumunda olduğu görülüyor. Ethereum gibi altcoin’lere ve stabilcoin’lere olan talep Türkiye’de günlük aktif kripto ticaretinin yüksek olduğuna, bunun da risk iştahının güçlü olduğuna işaret ettiği söylenebilir” ifadelerini kullandı.

“Bitcoin eylülde tarihsel verileri yendi”

2024’ün üçüncü çeyreğinin sona ermesiyle kripto para piyasalarındaki beklentilerin yeniden şekillendiğine dikkat çeken Kafkas Sönmez, piyasaya ilişkin görüşlerini de paylaştı. “Eylül ayı Bitcoin ve genel anlamda kripto para piyasaların mevsimselliği ve tarihsel verileri yendi” diye konuşan Kafkas Sönmez, şöyle devam etti:

“Son 10 yılın verileri, Bitcoin’in eylül aylarında ortalama %5,9 düştüğünü gösteriyor. 2024 ise bu gelenekselleşen davranışın farklılaştığı bir yıl oldu. Bu ay %10’un üzerinde değer kazanan Bitcoin, para politikasıyla ve diğer riskli varlıklarla korelasyonunu en üst seviyelere çıkardı. Şu an için 65 bin dolar seviyesi kritik olarak görülüyor. Bitcoin şimdiye kadarki en iyi eylül ayı performanslarından birini gösterdi.”

“Önümüzdeki 6 hafta kritik”

Fed’in faiz indirimini izleyen, Çin’den gelen teşvik paketinin Asya piyasalarının liderlik ettiği bir yükselişi de beraberinde getirdiğini vurgulayan Gate.TR CEO’su Kafkas Sönmez, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Bitcoin’in küresel olaylara karşı duyarlılığı fazlasıyla arttı. Örneğin Japonya’da bir liderlik değişimi Bitcoin fiyatlarında %2’lere varan düşüşe sebep olabiliyor. Bu piyasa derinliğinin ölçeğine ve adaptasyonun boyutlarına dair mesajlar da içeriyor. Kabulleri yıkan bir 3. çeyrek, yükseliş trendi yüksek bir 4. çeyreği beraberinde getirebilir. Türkiye, Gate.TR gibi pazar öncülerinin liderliğinde, giderek daha geniş kesimlere yayılan kripto para piyasalarında adından sıkça söz ettirmeye ve pazar liderliğini korurken küresel listelerde de ilk sıralara doğru yükselmeye devam edecek. Gate.TR olarak biz, tüm bu dönüşümün mimarları arasındaki sağlam konumumuzla, on binlerce Türk yatırımcının kripto para piyasalarına güvenle erişebilmeleri için hizmet vermeyi sürdürüyoruz.”

BBP Genel Başkanı Destici: Discord benzeri mecraların Türkiye’deki faaliyetlerinin yasaklanması zarurettir

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, kısa infaz süreleri ve şartlı tahliyelerin, suçun mağdurları başta olmak üzere, milletin tümünde adalet duygusunu sarstığını ve yeni suçlara zemin hazırladığını ifade ederek, “Tahliyesiz müebbet hapis cezası mutlaka geri getirilmelidir” dedi.

Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, İsrail’in Gazze’ye, Beyrut’a ve bölgedeki ülkelere saldırılarının devam ettiğini, tüm dünyanın gözü önünde çocuk ve kadınların katledildiğini, milyonlarca insanın evlerinden edildiği bir faciaya şahit olduklarını belirtti.

Yaşananların masum sivillerle birlikte insanlığın da yok edilmesi olduğunu vurgulayan Destici, Türkiye’nin mazlum ve haklının yanında olmaya devam edeceğini söyledi.

İsrail’in saldırdığı Lübnan’dan ayrılmak isteyen vatandaşların Türkiye’ye ait gemilerle Beyrut’tan tahliye edildiğini hatırlatan Destici, “Öncelikle, ağır risk altındaki bölgede böylesine önemli bir operasyonu gerçekleştirerek, ‘dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarına sahip çıkan’ bir devletin mensubu olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

Destici, bir süredir, ‘çözüm süreci‘, ‘diyalog‘ ve ‘uzlaşma‘ üzerinden ‘terör örgütünün uzantılarını meşrulaştırma çabalarının‘ gündeme taşınmaya çalışıldığını dile getirerek, buna rıza göstermeyeceklerini anlattı.

‘Yeni suçların önünü açıyor’

BBP Genel Başkanı Destici, Türkiye’nin çok uzun süredir arka arkaya korkunç suçlarla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Yürürlükteki infaz sisteminin en kısa sürede değişmesi gerektiğine işaret eden Destici, şöyle konuştu:

Adli kontrol şartıyla serbest bırakma uygulamaları yeni suçların önünü açıyor. Mahkemelerde uygulanan iyi hal indirimleri, adalet sistemimize duyulan güveni yerle bir ediyor. İşlenen çok sayıda suç için, o suçların yasalarda belirlenen cezaları maalesef yeterli değil. Ağır suçların kısa infaz süreleri ve şartlı tahliyeler, suçun mağdurları başta olmak üzere, milletimizin tümünde adalet duygusunu sarsıyor ve yeni suçlara zemin hazırlıyor. Tahliyesiz müebbet hapis cezası mutlaka geri getirilmelidir. İdam, Türkiye ve Müslüman Türk milleti için bir zarurettir. İdam cezası bugünün Türkiyesi için bir mecburiyettir ve mutlaka geri getirilmelidir.

‘Discord benzeri mecraların Türkiye’deki faaliyetlerinin yasaklanması zarurettir’

Destici, astronomik karlar elde eden sosyal medya mecralarının birtakım korkunç suçların işlenmesinde haberleşme ve faaliyet alanı olarak kullanıldığına dikkati çekerek, bunların suçların işlenmesinin altyapısını oluşturduğunu aktardı.

Bu şirketlerin daha sık denetlenmesi gerektiğine vurgu yapan Destici, “Eğer kendilerini düzeltmezlerse, Discord benzeri mecraların Türkiye’deki faaliyetlerinin yasaklanması bir zarurettir. Çünkü önceliğimiz neslimizi, çocuklarımızı ve gençlerimizi korumak olmalıdır” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zeybekci: Siyonizmin hedefinde Türkiye vardır

Vatan ve millet için her zaman göreve hazır şekilde beklediklerini ifade eden Zeybekci, “‘Haydi’ dendiği zaman ‘eyvallah’ diyerek bu görevleri üstlendik. Bugün bu şehrin sokaklarında, caddelerinde başımız dik, alnımız açık yürüyebilen insanlarız. Sağcısıyla, solcusuyla hepsiyle kucaklaşan insanlarız. Hiç ötekileştirmedik, ‘sen şucusun’ demedik bugüne kadar. İnanın bana göreve geldikleri andan itibaren ötekileştirmeye başlayanları da milletimizin takdirine bırakıyoruz” diye konuştu.

Zeybekci, dünyadaki ekonomik dalgalanmaların ülkeyi etkilediğini kaydederek, “Türkiye çok büyük bir ülkedir, çok büyük bir devlettir. Dünya Bankasının satın alma gücüne göre dünyanın 11. büyük ekonomisi. Bütün dertleri Türkiye gitmesin daha fazla. Çünkü biliyorlar ki Türkiye edilgen bir ülke olamaz. Türkiye egemen bir ülkedir. Bizim kanımızda var egemen olmak. Gün geldiğinde başlarına ne yol gelişeceğini bildikleri için etrafımızdaki oluşturulan bütün o hengamenin ana hedefi Türkiye’dir” ifadelerini kullandı.

İsrail’in saldırılarına değinen Zeybekci, şöyle devam etti:

Bu İsrail soykırımının, İsrail’in zulmünün, o siyonizmin hedefinde Türkiye vardır. Başka dertleri yok. Etrafındakilere baktığınız zaman, en büyüklerinden bir tanesi işte İslam coğrafyasında diyor ki ‘bizim Filistin diye bir derdimiz yok.’ Asla vazgeçmediler. Çünkü Filistin bizim ecdadımızın bize emanetidir. Hedeflerinin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz.

‘Biraz daha böyle kemer sıkmaya devam edeceğiz’

Zeybekci, yıl sonunda enflasyonla ilgili istedikleri noktaya geleceklerini, gelecek yıl bu dönemde yüzde 20’lerin konuşulacağını kaydederek, “O güne kadar da biraz daha böyle kemer sıkmaya devam edeceğiz. 2025’in yazına doğru sistem rahatlamaya başlayacak. Kendini toparlamaya başlayacak. Piyasalarda istediğimiz o canlılığı yeniden göreceğiz. Ama bazı hatalar yaptık. O yaptığımız hataları telafi etmemiz lazım” dedi.

‘Türkiye babalar gibi yaban domuzu yiyor’. Televizyon şovmeni Rasim Ozan Kütahyalı açıkladı

Köfteci Yusuf’ta bulunan domuz eti skandalı, yeni ve daha çarpıcı iddialarla Türkiye gündemine oturuyor. Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’nın gerçekleştirdiği açıklamalara göre, bu durum sadece tek bir işletmeyle sınırlı değil. Türkiye’de birçok noktada yaban domuzları kesilerek et ürünleriyle karıştırılıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı taklit ve tağşiş yapılan gıdalar listesinde bulunan Köfteci Yusuf’taki domuz eti skandalı, ülkemizde gıda güvenliği konusunda endişelere neden oluyor.

Rasim Ozan Kütahyalı, yaşanan olaylarla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.

Lider Haber’de konuşan Kütahyalı, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileriyle görüştüğünü, domuz etinin sadece Köfteci Yusuf’ta değil, birçok bölgede et ürünlerine karıştırıldığını öğrendiğini açıkladı.

“DAĞLARDAN BULUP KESİYORLAR”

Kütahyalı, özellikle Anadolu’da yaşayan yaban domuzlarının kaçak yollarla kesilerek et ürünlerine karıştırıldığını iddia etti. Kütahyalı, “Türkiye babalar gibi yaban domuzu yiyor” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE BABALAR GİBİ YABAN DOMUZU YİYOR”

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda önemli adımlar atmaya çalıştığını ifade eden Rasim Ozan Kütahyalı şunları söyledi,

“Ben Tarım Bakanlığı ile konuştum. Tek bu köfteci (Köfteci Yusuf) değil. Yaban domuzlarını kesip kesip binlerce kasap karıştırıyormuş. Türkiye babalar gibi yaban domuzu yiyor. Allah kahretsin ki gerçek bu. Ben bunu öğrendim, utandım. Bunu başka yerde söylemezler. Dağlardan yaban domuzunu bulup kesiyorlar. Anadolu’da yaban domuzu dolu. Alıp kesiyorlar, dana etine karıştırıyorlar. Tarım Bakanı şu anda devrim yapmaya çalışıyor.”