Kazanmanın Keyfini Çıkar! Hemen Tıkla, Şansa Kapı Aç!

İTO Başkanı Avdagiç’ten büyüme verileri için ‘yeni faz’ mesajı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye ekonomisinin 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,1 büyümesini sosyal medya platformu X üzerinden değerlendirdi. Avdagiç, sıkı para politikasının sanayi ve yatırım üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, 2025’te üretim ve ihracata öncelik veren reformların hayata geçirilmesinin önemini vurguladı.

“Rekabetçiliği koruyacak adımlar bekleniyor”

İhracatın üçüncü çeyrekte yüzde 0,8 büyüme kaydetmesini ve büyümeye 2,2 puanlık katkı sağlamasını olumlu değerlendiren Avdagiç, iş dünyasının öncelikli beklentisinin, ihracatçı sektörlerin rekabet gücünü artıracak adımların atılması olduğunu belirtti.

Avdagiç şu ifadeleri kullandı:

“2025 yılında özellikle ihracatçının ve ihracata çalışan sektörlerin ‘rekabetçiliği koruyacak‘ adımların atılması ve tedbirlerin alınması iş dünyasının öncelikli beklentisidir. Sıkı para politikasının etkisiyle sanayi ve yatırım verilerindeki durum, 2025’te ‘üretim ve ihracatı önceliklendiren reformların’ baş aktör olacağı yeni bir faza geçilmesinin yararlı olacağına işaret ediyor.”

“Enflasyonda kalıcı düşüş için üretim şart”

Avdagiç, kalıcı bir enflasyon düşüşü için üretim, istihdam, ihracat ve yatırımların sağladığı desteğin kritik olduğunu vurgulayarak, “Hedeflediğimiz istikrarlı büyüme oranlarına, üretimin gücüyle adım adım ilerleyebiliriz” dedi.

Sanayi ve ihracat reform bekliyor

Avdagiç’in açıklamaları, 2025 yılına yönelik iş dünyası beklentilerinin altını çizerken, sanayi ve ihracat odaklı reformların ekonomide sürdürülebilir bir büyüme için hayati rol oynayacağına işaret ediyor. İTO’nun önceliği ise Türkiye’nin üretim ve ihracatla büyüme stratejisini güçlendirmek.

Enerjisa Üretim ve Alman HAW Hamburg CC4E ‘den yeni işbirliği

Enerjisa Üretim, Alman HAW Hamburg CC4E şirketi ile yenilenebilir enerji ve hidrojen üretimi alanında uluslararası işbirliğine imza attı. Bu iş birliği, enerji dönüşümünü destekleyecek iki önemli projeyi hayata geçirmeyi hedefliyor:

Hidrojen Üretimi Araştırmaları: Farklı hidrojen üretim yöntemlerinin analiz edilmesiyle maliyet verimliliği, çevresel etkiler ve teknolojik uygulanabilirlik konularında kapsamlı sonuçlar elde edilecek.

Araştırma Parkı: Türkiye’de kurulması planlanan bu park, yenilenebilir enerji sistemlerini, enerji depolama çözümlerini ve şebeke istikrarını artıracak teknolojileri bir araya getirecek.

Rekabet gücümüz gelişecek

Enerjisa Üretim İşletme ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal, “HAW Hamburg CC4E ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği, sürdürülebilir enerjinin geleceği için önemli bir adım niteliği taşıyor. Bu projelerin aynı zamanda Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini artırmanın yanı sıra enerji teknolojilerinde uluslararası alanda rekabet gücünü de pekiştireceğine inanıyoruz. Emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımızı tebrik ediyor, bu iş birliğinin gelecekte daha fazla yenilikçi ve çevreci projeye öncülük edeceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Ücret kesintisine itiraz: Volkswagen’de çalışanlar grev hazırlığında

Almanya merkezli Volkswagen firması, Çinli şirketler, elektrikli araçlara (EV) talebin düşmesi ve Alman ekonomisindeki daralma nedeniyle zor günler geçiriyor.

Şirket Almanya’daki üç üretim tesisini kapatmayı, on binlerce kişiyi de işten çıkarmayı planlıyor. Atılmayan işçilerden ise yüzde 10’luk maaş kesintisi kabul etmelerini istiyor.

İşçiler bu plana karşı. IG Metall sendikasının sözcüsü, işçilerin greve gitmelerini engelleyen yükümlülüğün 30 Kasım’da sona ermesinin ardından, pazartesi günü uyarı grevlerine başlayacaklarını, üyelerinin günde birkaç saat iş bırakacaklarını dile getirdi.

Grev kararı 300 bin çalışandan 120 binini kapsayacak. Grev Wolfsburg, Braunschweig, Hannover, Salzgitter, Emden ve Kassel’deki fabrikalarda ve bazı yan kuruluşlarda yapılacak.

Volkswagen ile sendika arasındaki son görüşmede anlaşma sağlanamazken, taraflar 9 Aralık’ta yine masaya oturacak.

Prizmabet giriş: Türk-İş: Bazı çevrelerin önerdiği asgari ücret işçiyi mutlu etmez

Asgari ücret maratonunu başlamasına sayılı günler kala en büyük işçi konfederasyonunundan açıklama geldi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na dört asgari ücretli işçi ile katılacak Türk-İş’in Başkanı Ergün Atalay, bazı banka ve çevrelerin dillendirdiği rakamların asgari ücret olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. Atalay, o rakamların işçileri mutlu etmeyeceğini söyledi.

Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamını belirleyecek 15 kişilik Asgari Ücret Tespit Komisyonuna Türk-İş bu yıl da 4 işçiyle katılacak. Komisyona katılacak aşçı, kuaför, taşeron işçi ve basın mensubu, pazarlık masasında asgari ücretlilerin sesi olacak.

Doğrudan 7 milyon çalışanı, dolaylı olarak ise toplumun tamamını ilgilendiren yeni asgari ücret rakamının belirlenmesi çalışmaları Aralık ayı itibarıyla başlayacak.

İşçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunda, işçileri Türk-İş, işverenleri ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek.

Komisyonda işçi kesimini temsil eden 5 kişilik Türk-İş heyetine, Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar başkanlık edecek. TÜRK-İŞ heyetinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 4 işçi yer alacak. Aşçı Selma Sayın, kuaför Nihan Koçak, Karayollarında taşeron işçi Durmuş Öztürk ve basın mensubu Sezer Özseven bu yıl Komisyonda asgari ücretlilerin sorun ve taleplerini dile getirecek.

“20’den fazla kalemi ilgilendiriyor”

Türk-İş Genel Başkan Ergün Atalay, yaptığı açıklamada, yeni asgari ücret rakamının 1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe gireceğini belirterek, asgari ücretli çalışanların zamlı ilk maaşlarını ise Şubat ayında alacağına dikkati çekti.

IMF yetkililerinden kredi derecelendirme kuruluşlarına, ekonomistlerden siyasi partilere kadar farklı kesimlerin, aylar öncesinden asgari ücret rakamını konuşmaya başladığına dikkati çeken Atalay, asgari ücretin konuşulmasıyla ürün ve hizmet fiyatlarına zam yapılmaya başlandığını söyledi.

Taban ücret olan asgari ücretin, süreç içerisinde yaygın ücret ve çalışanların büyük bölümünün geçim ücretine dönüştüğünü ifade eden Atalay, asgari ücret rakamının kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği, Genel Sağlık Sigortası primi de dahil 20’den fazla kalemi ilgilendirdiğini dile getirdi.

“Asgari ücret en büyük TİS niteliğinde”

Asgari ücretin Türkiye’deki en büyük Toplu İş Sözleşmesi (TİS) niteliğinde olduğuna dikkati çeken Atalay, şöyle konuştu:

“Bundan dolayı asgari ücrete sadece ücret olarak bakmamak gerekiyor. 2025’teki asgari ücretin işçinin ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir düzeyde olması gerekiyor. Bu rakamı arkadaşlarımız ilerleyen günlerde tespit edecek. Bu rakam Türk-İş Başkanlar Kurulunun önüne gelecek ve ardından kamuoyuyla paylaşılacak.”

Atalay, “Bazı çevrelerin dile getirdiği, ortadaki dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil. O rakamlar toplumu mutlu edecek rakamlar değil” ifadesini kullandı.

“Rakam yaşam koşullarımızı iyileştirsin”

Komisyon üyesi Durmuş Öztürk, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda geçen yıl da işçileri temsil ettiğini belirterek, 11 yıldır taşeron işçi olarak çalıştığını ve asgari ücret aldığını söyledi.

Komisyonda hem taşeron işçilerin hem de asgari ücretlilerin sesi olacağını ifade eden Öztürk, çalışanların yaşam şartlarını iyileştirecek bir rakam istediklerini dile getirdi.

Kuaför Nihan Koçak da evinin kira olduğunu belirterek, “Eşimden 5 yıl önce ayrıldım. Çocuklarımla birlikte yaşam mücadelesi veriyorum, çok zorlanıyorum. Komisyonda asgari ücretlilerin diliyle çalışacağız” diye konuştu.

Basın mensubu Sezer Özseven ise üç yıldır gazetecilik yaptığını, asgari ücret düzeyinde bir gelire sahip olduğunu söyledi.

Mevcut asgari ücretle günün koşullarında geçinmenin mümkün olmadığını dile getiren Özseven, “Asgari ücretin beklenen enflasyon kadar artması, çalışanların kira ve gıda giderlerinin karşılanmasını mümkün kılmıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Aşçı Selma Sayın da “Geçim koşullarının iyileşmesi için iyi bir asgari ücret rakamı istiyoruz” ifadesini kullandı.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Prizmabet giriş: Alman otomotiv sektöründeki kriz derinleşiyor

Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için ciddi baskı altında.

Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD’den gelmesi Avrupa kamuoyunda tartışma konusu olurken, Çinli üreticilerin gittikçe artan rekabeti, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planları bu tartışmaları artırdı.

Volkswagen’in kararı Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi derinleştirirken, otomotiv sektörü, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları, geniş bürokrasi nedeniyle ülkede rekabet gücünü kaybediyor.

Otomotiv endüstrisinin zayıflığı Alman yetkilileri düşündürürken, ekonominin büyüme hızını yavaşlatmaya devam edeceği değerlendiriliyor.

Otomotiv sektöründe fazla katma değer ve istihdamın Almanya’da kalması için siyasi irade çağrısı yapılırken, Alman siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevre düzenlemeleri konusunda manevra yapamaması dikkati çekiyor.

Otomotiv sektörü ülkede katma değerin yüzde 5’ini oluşturuyor

Alman otomotiv endüstrisindeki kriz, gözden kaçan trendlerin, yapısal sorunların ve jeopolitik risklerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkarken, otomotiv endüstrisi bir zamanlar Alman ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyordu.

Sektör, Almanya’da toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Gelir açısından ise açık ara en büyük sanayi sektörü.

Alman otomotiv üreticileri geçen yıl 272,6 milyar avro değerinde ihracat yaptı. Bu da toplam ihracatın yüzde 17,3’üne denk geliyor.

Haziran 2024 itibarıyla Alman otomotiv sektöründe tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçerken, sektörün istihdamı 2023’e göre yüzde 0,8 azaldı.

Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra iş gücü açısından en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor.

Bu arada, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı, ABD’yi Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Alman ekonomisi büyümede zorlanıyor

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin; jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor.

Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor. Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya.

Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Kovid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu.

İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtulmuştu.

Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Ekonomi bu yıl da küçülürse 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Ülkede Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, iklim hedefleri, eyalet seçimlerindeki yenilgiler ve ekonomideki sıkıntılar nedeniyle yaşanan son tartışmaların ardından 6 Kasım’da dağılmıştı. Yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez erken seçime gidecek olan ülkede seçim tarihi 23 Şubat olarak planlanıyor.

Bu arada ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek olan Trump, seçimi kazanırsa dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Analistler, Trump’ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda ve Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’una sahip.

Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaparken, Alman şirketler tereddütte kaldı

Alman otomotiv endüstrisi uzun süre geleneksel yanmalı motorlara bağlı kalarak, elektrikli hareketliliğe (elektromobiliteye) yatırım yapamaya tereddütle yaklaşırken, Tesla ve BYD gibi Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaptı.

Uzmanlar, Alman otomotiv üreticilerinin, başarılı içten yanmalı motor modellerini ihraç etmeye odaklandığını belirterek, dönüşüm ihtiyacını hafife alan bu üreticilerin elektrikli hareketliliğe geçişi kaçırdığı kanaatinde.

Elektrikli araçlara geçiş, otomotiv sektörü için ülkede ve Avrupa Birliği (AB) nezdinde çeşitli düzenlemeler ve ham madde tedariki nedeniyle zorlu bir süreç içerisinde. Sektör, Asyalı üreticilerin hakim olduğu batarya teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, artan maliyetlerle boğuşmak zorunda kalıyor.

Alman hükümetinin Ulusal Otomobil Platformu (NPM) tarafından yapılan bir çalışmaya göre, ülkenin yanmalı motorları bırakıp elektrikli otomobillere geçmesi de pahalıya mal olacak.

Elektrikli otomobile geçişle ülkede 2030’a kadar 410 bin kişinin işsiz kalması bekleniyor. Yaşanacak iş kaybının ana nedeni de elektrikli motorların petrolle çalışan motorlara göre daha az parça bulundurduğu için üretimde daha az işçiye ihtiyaç duyulması.

İçten yanmalı bir motora en az 1200 parça monte edilirken, elektrik motorunda yaklaşık 200 adet parça ile üretim yapılabiliyor. Otomobil üretiminin ve kullanılan parça sayısının düşmesi birçok otomobil parça tedarikçisini etkiliyor ve işçi çıkarılmasına sebep oluyor.

Elektrikli otomobil üretiminde katma değerin önemli bir kısmını oluşturan batarya hücresi üretiminde Alman otomotiv sektörünün geç kaldığı da ifade ediliyor.

Kriz tedarikçileri de vuruyor

Almanya’da otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu derin kriz, başta yedek parça olmak üzere tedarikçileri de olumsuz etkiliyor.

Tedarikçiler düşen
siparişler ve artan maliyetlerle karşı karşıya kalırken, birçoğu elektrikli hareketlilik gereksinimlerini karşılamak için işten çıkarmalar veya yeniden yapılanma planlıyor.

Son aylarda Volkswagen, Ford, ZF WABCO ve Continental, fabrikalarında binlerce işçinin işten atılacağı haberlerinin basında yer alması dikkati çekiyordu.

Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa’da 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu.

23 Kasım’da otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch, otomotiv biriminde 3 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere, dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Bosch, ilaveten üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini açıkladı.

Otomobil parça tedarikçisi Johann Vitz GmbH de 106 yıllık geçmişinin ardından iflas başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

İstihdam kaybının devam etmesi bekleniyor

Alman Otomobilciler Birliği de (VDA) elektrikli araçlara geçişin Alman otomotiv endüstrisine gelecek on yıl içinde 140 bin ek istihdama mal olacağını hesaplıyor.

Sektördeki istihdam yapısı “demografi ve karbonsuzlaşma” ile köklü bir dönüşümle karşı karşıya ve bu dönüşümün 2035’e kadar yaklaşık 190 bin kişinin iş kaybına yol açması bekleniyor.

VDA’nın yaptırdığı araştırmaya göre, 2035’e kadar sektördeki iş gücü arzı demografik nedenlerden dolayı yüzde 6,3 düşecek.

Almanya’da 2019-2023 döneminde istihdamda görülen 46 bin kişilik azalış temelde elektrikli araçlara geçişten kaynaklanırken, azalma eğilimi devam ederse 2035’e gelindiğinde otomotiv sektöründe istihdam sayısı yaklaşık 190 bin kişi düşecek.

Çin etkisi

Almanya’nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e daha fazla bağımlı olması dikkati çekerken, Çin’in Almanya’dan satın aldığı otomobilleri daha fazla üretebilmesi ekonominin büyümesini zorlaştırıyor.

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin’den geldiği belirtiliyor.

Alman otomobilleri Çin’de yoğun talep görüyor. Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW gelirlerinin yüzde 30’dan fazlasını Çin’den gelmesi dikkati çekiyor.

Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için merkezi bir büyüme pazarı olurken, Mercedes, Audi ve BMW gibi markalar büyüyen Çin orta sınıfında büyük bir popülerliğe sahip.

Çinli üreticiler arayı büyük ölçüde kapatırken, BYD, Nio ve Geely Çin iç pazarına giderek daha fazla hakim oluyor ve artık Alman üreticilerin Çin’deki pazar payı önemli ölçüde düşüyor.

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor. Çin’de üretilen düşük fiyatlı ve sübvanse edilmiş elektrikli otomobillerin satışları rakiplerini geride bırakıyor.

Çin’de, BYD, SAIC ve Geely gibi markalar ile Tesla ve farklı Avrupa şirketlerin araçlarının üretimi yapılıyor.

Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilenebilir enerji ve otomotivde Almanları geride bırakması Almanya’da “Çin Şoku” olarak tartışılıyor.

Elektrikli araçlara yönelik zayıf talep

Alman üreticiler, elektrikli model sayılarını artırmalarına rağmen, talep beklentilerin altında kalması dikkati çekiyor.

Uzmanlar, devlet teşviklerinin yetersiz kalması, yüksek satın alma maliyetleri ve sürdürebilir olmayan şarj altyapısını buna neden olarak gösteriyor.

BYD gibi Çinli üreticilerin daha düşük üretim maliyetlerinden faydalanarak, daha ucuz ve teknolojilik araçlar sunması da Alman üreticileri olumsuz etkiliyor.

Çin’deki yavaşlama Alman otomotiv üreticilerini satışlarını olumsuz etkiliyor

Çin’deki yavaşlama Alman otomobil üreticilerin satışlarını da olumsuz etkilerken, üreticiler bu yıl için kar tahminini art arda düşürmek zorunda kalıyor.

Yüksek maliyetlerle mücadele eden Volkswagen (VW) Grubu’nun, temmuz-eylül döneminde net karı yıllık yüzde 64 düşerek 1,58 milyar avroya geriledi.

Grubun geçen yıl temmuz-eylül döneminde 4 milyar 894 milyon avro olan özel kalemler öncesi karı da bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 41,7 düşüşle 2 milyar 855 milyon avro oldu. Grubun, üçüncü çeyrekteki araç satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşerek 2 milyon 122 bine geriledi.

Volkswagen’in iştiraki Audi’nin yılın üçüncü çeyreğinde faaliyet kârı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 106 milyon avroya indi.

Yine Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz’in karı üçüncü çeyrekte Çin’deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle azaldı.

Şirketin temmuz-eylül döneminde düzeltilmiş faaliyet karı (FAVÖK), geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 48 azalarak 2 milyar 517 milyon avroya geriledi. Şirketin net karı ise yüzde 53,8 düşüşle 1 milyar 719 milyon avroya indi.

Diğer Alman lüks otomobil üreticisi BMW Group’un yılın temmuz-eylül döneminde karı Çin’deki satışların düşmesi ve araçların geri çağrılması nedeniyle yıllık yüzde 84 düşerek 476 milyon avroya indi.

Söz konusu dönemde şirketin en büyük pazarı olan Çin’deki (Mini markası dahil) araç teslimatlarının yüzde 29,8 azalarak 147 bin 691’e düşmesi dikkati çekti.

BMW, Çin’deki talebin durağanlaşması nedeniyle satışlarının etkilendiğini ve tüketici talebinin zayıf kaldığını bildirerek, bu yıl için satış tahminlerini aşağı çekmişti.

Alman otomotiv sektöründeki krizin diğer sebepleri

Almanya’daki üretim maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve ücretler nedeniyle diğer ülkelere kıyasla önemli ölçüde yüksek kalırken, düşük kar marjlı giriş seviyesi modellerin bu koşullar altında karlı bir şekilde üretilmesi zor oluyor.

Almanya’da birçok otomobil fabrikasının ortalama kapasite kullanımı üçte iki seviyesine düşerken, bu da tesislerin verimliliğini etkiliyor ve araç başına sabit maliyetleri artırıyor. Bu durumun Alman üreticilerin maliyet sorununu daha da kötüleştirdiğine ve ülke markalarının daha az rekabetçi hale getirdiğine vurgu yapılıyor.

Alman otomobil endüstrisinin bir diğer zayıf noktası da dijital teknolojilerin yavaş gelişmesi. Tesla’da standart olan otonom sürüş sistemleri veya yenilikçi bilgi-eğlence özelliklerin Alman modellerinde genellikle daha az teknolojik olduğu ifade ediliyor.

Avrupa’daki ekonomik durum otomotiv endüstrisi üzerinde önemli bir baskı oluştururken tüketicinin yüksek enflasyon sonrası tasarruf eğiliminde olması, artan belirsiz ortam ve zayıf ekonomik büyüme birçok tüketicinin yeni bir araba almak gibi büyük alımları ertelemesine neden oluyor.

Bu durum özellikle ürünleri Asyalı rakiplerine kıyasla pahalı olan Alman üreticileri etkiliyor.

Uluslararası ticari ilişkiler ilave riskler içerirken, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle AB’den gelecek otomobillere olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin, Çin’in AB’ye cevap olarak Avrupa’dan elektrikli otomobillere yönelik olası yeni vergilerin de durumu daha da kötüleştirebileceği belirtiliyor.

ABD ve Çin gibi ihracat
pazarlarına olan bağımlılık Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da kötüleştirirken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor.

Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı daha da artırması ve derin istihdam kesintilerine sebep olması bekleniyor.

Kovid-19 pandemisi sırasında elde edilen güçlü karların ardından, birçok şirket marjlarına ilişkin gerçekçi olmayan beklentilerini sürdürürken, getiriler üzerindeki bu baskı, araştırma ve geliştirmeye yapılan uzun vadeli yatırımları tehlikeye atan aşırı kemer sıkma önlemlerine yol açıyor.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Savunma odaklı dayanıklı mobil teknolojilerin küresel lideri Getac, SAHA EXPO 2024’e katılıyor

Savunma ve endüstride kullanılan dayanıklı mobil cihaz çözümlerinde dünya lideri konumundaki Getac Technology, Türkiye’deki iş ortağı LN Bilgisayar ile SAHA EXPO 2024’e katılacak. İki şirketin fuardaki standında, aralarında dünyanın ilk yapay zeka uyumlu dayanıklı bilgisayarları S510 ve ZX80 AI’ın da olduğu geniş bir ürün yelpazesi sergilenecek.

Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul tarafından, Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen bölgenin lider savunma, havacılık ve uzay sanayi fuarı SAHA EXPO 2024’e geri sayım başladı. 22-26 Ekim 2024 tarihlerinde “Oyun Değiştiren Teknolojilere Dokunun” temasıyla dünyanın dört bir yanından endüstri liderlerini İstanbul Fuar Merkezi’nde buluşturacak fuarda, dayanıklı mobil teknoloji çözümlerinde dünya lideri olan Getac Technology de yer alacak. Getac, Türkiye’deki iş ortağı LN Bilgisayar’la birlikte, aralarında dünyanın yapay zeka destekli ilk dayanıklı dizüstü bilgisayarları S510 ve ZX80 AI’ın da olduğu yeni nesil ürünleri, 2B-06D numaralı standında sergileyecek.

Dünyanın ilk yapay zeka destekli dayanıklı bilgisayarı SAHA EXPO 2024’te

1993’ten bu yana faaliyet gösteren ve sunucu, veri depolama, veri merkezi, yapay zeka, yüksek performanslı bilgi işlem, entegre fiziki güvenlik çözümleri, ağ çözümleri ve dayanıklı ürünler alanlarında lider iş ortaklarıyla çalışan güvenilir bir BT çözüm ortağı olan LN Bilgisayar işbirliğiyle SAHA EXPO 2024’e katılan Getac, yapay savunma operasyonlarının yüksek standartlarını karşılamak için özel olarak tasarlanmış ürünlerini tanıtacak. Üst düzey performans, dayanıklılık, yapay zeka desteği, gerçek zamanlı veri işleme ve askeri düzeyde bilgi işlem gücü gibi son teknoloji özellikler sunan B360, X600 ve X600 Pro gibi cihazların yanı sıra, dünyanın yapay zeka desteği içeren ilk dayanıklı dizüstü bilgisayarları S510 ve ZX80 AI, Getac ve LN Bilgisayar standında incelenebilecek.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Getac Küresel Pazar Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jerry Huang, “LN Bilgisayar ile yaptığımız işbirliği, Getac’ın yenilikçi ve görev açısından kritik ürünlerle yüksek talep gören pazarlarda büyüme hedefini teyit ediyor. SAHA EXPO’da, savunma sanayisinin özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış en yeni dayanıklı cihazlarımızı sergileyerek, Getac’ın zorlu ortamlarda gelişmiş ve güvenilir çözümler sunma konusundaki taahhüdünü pekiştireceğiz” dedi.

Dayanıklı teknoloji çözümlerinde dünya lideri

Savunma, kamu güvenliği, enerji, otomotiv, doğal kaynaklar, üretim, ulaşım ve lojistik sektörlerinde, ön saflarda çalışan görevliler tarafından kullanılan dayanıklı dizüstü bilgisayarlar, tabletler, yazılımlar, vücut kameraları, araç içi video sistemleri, dijital kanıt yönetimi ve kurumsal video analitik çözümleri geliştiren ve 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren Getac, dayanıklı mobil teknolojiler ve akıllı video çözümlerinde küresel bir lider olarak konumlanıyor. Geçtiğimiz yıl IDC MarketScape raporunda dayanıklı mobil cihazlar ve dayanıklı tablet ve PC’lerde “Dünya Çapında Lider” olarak tanımlanan Getac, SAHA EXPO’daki standında, ön saflarda yer alan ve kritik operasyonlar yürütenlerin, daha hızlı ve bilinçli karar almasına olanak tanıyan, hem komuta merkezinde hem de sahada başarıya ulaşmayı sağlayan son teknoloji ürün yelpazesini, ürün uzmanlarının anlatımıyla sunacak.

Dayanıklılığın başta savunma olmak üzere hizmet verdikleri pek çok endüstri için vazgeçilmez olduğunu belirten Jerry Huang, “Getac’ın tüm ürünlerinin, savunma operasyonları için sunduğu eşsiz dayanıklılık ve performans, bu alanda çalışan 3. taraf otoriteler tarafından sertifikalandırılıyor. 2024 model, yapay zeka uyumlu yeni modellerimiz ZX80 ve S510’un da sergileneceği SAHA EXPO standımızda ayrıca, zorlu şartlarda görev yapan saha çalışanlarına gerçek zamanlı destek vermeyi amaçlayan yeni çözümümüz Getac Assist’i de tanıtacağız. Donanımın ötesinde, dayanıklı cihazlar, aksesuarlar, çevre birimleri, yazılım ve profesyonel hizmetleri kapsayan Getac çözüm ekosistemi, beş günlük fuarda savunma, uzay ve kamu güvenliği sektörlerinde hizmet veren şirketlerin beğenisine sunulacak” dedi.

2024’ün askeri inovasyonları arasında yapay zeka başı çekiyor

Savunma operasyonlarının karmaşıklığının günden güne arttığını, bugün savunma ekiplerinin yalnızca dayanıklı değil, aynı zamanda akıllı teknolojilere ihtiyaç duyduğunu belirten Getac Küresel Pazar Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jerry Huang, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Yapay zeka ve gelişmiş savunma ekipmanları, küresel araştırmalarda askeri teknolojileri etkileyen en önemli 10 inovasyon alanı arasında ilk ikide konumlanıyor. Kendisini yüksek, koşulların sert olduğu ortamlarda güvenilir ve dayanıklı donanım çözümlere adayan Getac olarak S510, B360, X600 ve X600 Pro modellerimizle güçlü bilgi işlem gücü ve askeri düzeyde dayanıklılık sağlıyor; S5150 ve ZX80 gibi yeni nesil modellerimizle karar alma süreçlerini, savaş alanı yönetimini ve durumsal farkındalığı iyileştiren son teknoloji yapay zeka özellikleri sunuyoruz. 22-26 Ekim 2024 tarihlerinde LN Bilgisayar işbirliğiyle katılım göstereceğimiz SAHA EXPO 2024’te çözümlerimizle tanışmak isteyen herkesi 2B-06D numaralı standımıza ağırlamaktan memnuniyet duyacağız.”

Savunma amaçlı dayanıklı teknoloji ürünlerinin lideri, SAHA EXPO 2024’e katılıyor

Savunma ve endüstride kullanılan dayanıklı mobil cihaz çözümlerinde dünya lideri konumundaki Getac Technology, Türkiye’deki iş ortağı LN Bilgisayar ile SAHA EXPO 2024’e katılacak. İki şirketin fuardaki standında, aralarında dünyanın ilk yapay zeka uyumlu dayanıklı bilgisayarları S510 ve ZX80 AI’ın da olduğu geniş bir ürün yelpazesi sergilenecek.

Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul tarafından, Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen bölgenin lider savunma, havacılık ve uzay sanayi fuarı SAHA EXPO 2024’e geri sayım başladı. 22-26 Ekim 2024 tarihlerinde “Oyun Değiştiren Teknolojilere Dokunun” temasıyla dünyanın dört bir yanından endüstri liderlerini İstanbul Fuar Merkezi’nde buluşturacak fuarda, dayanıklı mobil teknoloji çözümlerinde dünya lideri olan Getac Technology de yer alacak. Getac, Türkiye’deki iş ortağı LN Bilgisayar’la birlikte, aralarında dünyanın yapay zeka destekli ilk dayanıklı dizüstü bilgisayarları S510 ve ZX80 AI’ın da olduğu yeni nesil ürünleri, 2B-06D numaralı standında sergileyecek.

Dünyanın ilk yapay zeka destekli dayanıklı bilgisayarı SAHA EXPO 2024’te

1993’ten bu yana faaliyet gösteren ve sunucu, veri depolama, veri merkezi, yapay zeka, yüksek performanslı bilgi işlem, entegre fiziki güvenlik çözümleri, ağ çözümleri ve dayanıklı ürünler alanlarında lider iş ortaklarıyla çalışan güvenilir bir BT çözüm ortağı olan LN Bilgisayar işbirliğiyle SAHA EXPO 2024’e katılan Getac, yapay savunma operasyonlarının yüksek standartlarını karşılamak için özel olarak tasarlanmış ürünlerini tanıtacak. Üst düzey performans, dayanıklılık, yapay zeka desteği, gerçek zamanlı veri işleme ve askeri düzeyde bilgi işlem gücü gibi son teknoloji özellikler sunan B360, X600 ve X600 Pro gibi cihazların yanı sıra, dünyanın yapay zeka desteği içeren ilk dayanıklı dizüstü bilgisayarları S510 ve ZX80 AI, Getac ve LN Bilgisayar standında incelenebilecek.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Getac Küresel Pazar Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jerry Huang, “LN Bilgisayar ile yaptığımız işbirliği, Getac’ın yenilikçi ve görev açısından kritik ürünlerle yüksek talep gören pazarlarda büyüme hedefini teyit ediyor. SAHA EXPO’da, savunma sanayisinin özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış en yeni dayanıklı cihazlarımızı sergileyerek, Getac’ın zorlu ortamlarda gelişmiş ve güvenilir çözümler sunma konusundaki taahhüdünü pekiştireceğiz” dedi.

Dayanıklı teknoloji çözümlerinde dünya lideri

Savunma, kamu güvenliği, enerji, otomotiv, doğal kaynaklar, üretim, ulaşım ve lojistik sektörlerinde, ön saflarda çalışan görevliler tarafından kullanılan dayanıklı dizüstü bilgisayarlar, tabletler, yazılımlar, vücut kameraları, araç içi video sistemleri, dijital kanıt yönetimi ve kurumsal video analitik çözümleri geliştiren ve 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren Getac, dayanıklı mobil teknolojiler ve akıllı video çözümlerinde küresel bir lider olarak konumlanıyor. Geçtiğimiz yıl IDC MarketScape raporunda dayanıklı mobil cihazlar ve dayanıklı tablet ve PC’lerde “Dünya Çapında Lider” olarak tanımlanan Getac, SAHA EXPO’daki standında, ön saflarda yer alan ve kritik operasyonlar yürütenlerin, daha hızlı ve bilinçli karar almasına olanak tanıyan, hem komuta merkezinde hem de sahada başarıya ulaşmayı sağlayan son teknoloji ürün yelpazesini, ürün uzmanlarının anlatımıyla sunacak.

Dayanıklılığın başta savunma olmak üzere hizmet verdikleri pek çok endüstri için vazgeçilmez olduğunu belirten Jerry Huang, “Getac’ın tüm ürünlerinin, savunma operasyonları için sunduğu eşsiz dayanıklılık ve performans, bu alanda çalışan 3. taraf otoriteler tarafından sertifikalandırılıyor. 2024 model, yapay zeka uyumlu yeni modellerimiz ZX80 ve S510’un da sergileneceği SAHA EXPO standımızda ayrıca, zorlu şartlarda görev yapan saha çalışanlarına gerçek zamanlı destek vermeyi amaçlayan yeni çözümümüz Getac Assist’i de tanıtacağız. Donanımın ötesinde, dayanıklı cihazlar, aksesuarlar, çevre birimleri, yazılım ve profesyonel hizmetleri kapsayan Getac çözüm ekosistemi, beş günlük fuarda savunma, uzay ve kamu güvenliği sektörlerinde hizmet veren şirketlerin beğenisine sunulacak” dedi.

2024’ün askeri inovasyonları arasında yapay zeka başı çekiyor

Savunma operasyonlarının karmaşıklığının günden güne arttığını, bugün savunma ekiplerinin yalnızca dayanıklı değil, aynı zamanda akıllı teknolojilere ihtiyaç duyduğunu belirten Getac Küresel Pazar Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jerry Huang, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Yapay zeka ve gelişmiş savunma ekipmanları, küresel araştırmalarda askeri teknolojileri etkileyen en önemli 10 inovasyon alanı arasında ilk ikide konumlanıyor. Kendisini yüksek, koşulların sert olduğu ortamlarda güvenilir ve dayanıklı donanım çözümlere adayan Getac olarak S510, B360, X600 ve X600 Pro modellerimizle güçlü bilgi işlem gücü ve askeri düzeyde dayanıklılık sağlıyor; S5150 ve ZX80 gibi yeni nesil modellerimizle karar alma süreçlerini, savaş alanı yönetimini ve durumsal farkındalığı iyileştiren son teknoloji yapay zeka özellikleri sunuyoruz. 22-26 Ekim 2024 tarihlerinde LN Bilgisayar işbirliğiyle katılım göstereceğimiz SAHA EXPO 2024’te çözümlerimizle tanışmak isteyen herkesi 2B-06D numaralı standımıza ağırlamaktan memnuniyet duyacağız.”

Macellan, 10 yıllık deneyimiyle girişimcilik ekosistemine yön veriyor

2014 yılında kurulan Macellan, 10 yıllık birikimiyle girişimcilik ekosisteminde öncü olmaya devam ediyor. Bu yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından geliştirilen “Turcorn” programına tek “Girişim Stüdyosu” olarak dahil olan Macellan, girişim stüdyosu modelini genişleterek daha fazla girişim kurmayı hedefliyor. Bu yeni yapısıyla, teknoloji ve inovasyon alanında yeni iş modelleri ile çığır açacak projelere liderlik ediyor.

İlk kurulduğunda bir startup olarak yolculuğuna başlamasından bu yana birçok proje ve girişim fikri üzerine çalışan Macellan, 2019 yılından beri girişim stüdyosu yapılanmasıyla hayatına devam ediyor. Bugüne kadar farklı alanlarda kurulan BFY Bulut Filo Yönetimi, Arşimet Dijital Arşiv, Lagina Dijital İmza, Macellan SuperApp ve Goldframer ile 5 girişime ev sahipliği yapıyor. Macellan; girişimlerinin idari, mali ve operasyonel süreçlerine bir üst çatı olarak hizmet veriyor. Bu girişimlerin her biri ise ürün yönetimi, satışı ve pazarlamasına kendi şirketi ve organizasyonel yapısı ile odaklanmakta.

Macellan’ın ilk girişimi olan BFY Bulut Filo Yönetimi, şirketlerin araç filolarını optimize etmelerine olanak tanıyor. Bugün 150.000’den fazla aracın uçtan uca yönetimini üstlenen BFY, canlı takip ve gelişmiş operasyonel yönetim özellikleri sunarak filo yönetiminde sürdürülebilir çözümler sunuyor. Bu alandaki gelişmeler, işletmelerin karbon emisyonlarını azaltmalarına da katkı sağlıyor.

Belge yönetimi konusunda devrim yaratan bir diğer girişim ise Arşimet Dijital Arşiv. Arşimet Dijital Arşiv, fiziksel belgeleri dijitalleştirip videolar, fotoğraflar ve ses kayıtları gibi dosyaları yöneterek hızlı arama ve gelişmiş yetkilendirme özellikleri sunuyor. Bugüne kadar milyonlarca fiziksel belgeyi dijitale aktaran ve kolay yönetimini sağlayan Arşimet, sektörün lider çözümü olarak yer alıyor. Lagina dijital imza, biyometrik verileri güvenli bir şekilde şifreleyerek geleneksel ıslak imzaya güvenilir ve verimli bir alternatif sunuyor. İmza süreçlerini dijitalleştirerek yüzlerce işletmelerin iş akışlarını hızlandırıyor.

Macellan’ın son kullanıcıya hitap eden ilk girişimi olan Macellan SuperApp bir dijital cüzdan pazaryeri olarak faaliyet gösteriyor. Bu dijital cüzdan uygulaması, 500.000’i aşkın kullanıcısına hızlı ve avantajlı ödeme imkanı sunarken 120’den fazla markaya kendi kapalı devre dijital cüzdan altyapılarını oluşturma fırsatı veriyor. Küresel operasyonlarını genişletmeye başlayan Macellan SuperApp, geçtiğimiz yıl yaklaşık 5 milyon dolar yatırım alarak fintek dünyasında özgün iş modeli ile şimdiden büyük yankı uyandırdı.

Macellan’ın kurucu ortağı ve CEO’su Göktürk Yetim, “Macellan olarak 10 yıldır istikrarlı bir şekilde girişimcilik ekosistemine değer katacak modeller geliştiriyoruz. ‘Turcorn’ programına kabul edilmemiz ile bu çabamızın takdir görmesinden ötürü kıvanç duyuyoruz. Bu yıl girişim stüdyosu modelimizi genişleterek daha fazla yenilikçi fikri hayata geçirmeyi amaçlıyoruz,” dedi. Bugüne kadar tüm girişimleri Macellan olarak kurduklarını ifade eden Göktürk Yetim, “Beşinci girişimimiz olan Goldframer’ı girişim fikrini geliştiren ve uzun yıllardır profesyonel olarak bizimle yol yürüyen bir arkadaşımız ile birlikte kurduk. Bu, takım arkadaşlarımızı girişimciye ve kurucu ortağa dönüştürdüğümüzü açık bir şekilde göstermekle birlikte ekosistemin gelişmesine ciddi anlamda katkı sağlıyor.” dedi.

Goldframer, sanat eserlerine parçalı sahiplik imkanı sunan ve küresel piyasada faaliyet gösteren bir girişim faaliyetine başladı. Macellan bu girişimiyle hem doğrudan küresel pazara yönelik bir uygulama geliştiriyor ve girişim stüdyosu iş modeline güç katıyor.

Macellan’ın genişleyen yapısı, daha fazla girişimi desteklemeye ve sektörde yön vermeye devam ederken şirketin gelecekteki hedefleri de bu doğrultuda şekilleniyor. Göktürk Yetim, “Her bir girişim, 150 kişilik takımıyla Macellan’ın inovasyon ruhunu yansıtıyor ve biz, bu girişimlerin büyüme yolculuklarında yanlarında olmaktan gurur duyuyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

AB, Çin’den elektrikli araç ithalatına yeni vergi getiriyor

Avrupa Birliği (AB), Çin’den gelen elektrikli araçlara vergi getireceğini açıkladı. Bu karar, Brüksel ile Pekin arasında yapılan müzakerelerin olumsuz sonuçlanmasının ardından alındı. Elektrikli araçlar, Çin’in Avrupa pazarındaki sübvansiyon etkisinin yanı sıra yeşil teknoloji ihracatındaki artış nedeniyle daha geniş bir ticaret anlaşmazlığının merkezinde yer alıyor.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, “Bu orantılı ve hedeflenmiş önlemleri titiz bir incelemenin ardından benimseyerek, adil piyasa uygulamaları ve Avrupa sanayi tabanı için duruş sergiliyoruz” dedi. Dombrovskis, bu önlemlerin, sorunların etkili bir şekilde ele alındığı ve Dünya Ticaret Örgütü ile uyumlu bir alternatif çözüm bulunana kadar beş yıl boyunca yürürlükte kalacağını da belirtti.

Komisyona göre, 2020 yılında %3,9 olan Çin yapımı elektrikli araçların AB pazarındaki payı, Eylül 2023 itibarıyla %25’e yükseldi. Bu artış, AB sanayisini haksız bir şekilde zorlayarak gerçekleşti. Vergiler, BYD tarafından üretilen araçlarda %17, Geely’de %18,8 ve Çin’in devletine ait SAIC tarafından üretilen araçlarda ise %35,3 olarak uygulanacak. Geely, Polestar ve İsveç’in Volvo markalarını içerirken, SAIC, Avrupa’nın en çok satan elektrikli araç markalarından biri olan İngiltere merkezli MG’ye sahiptir.

Diğer Çinli elektrikli araç üreticileri, Volkswagen ve BMW gibi Batılı şirketler de dahil olmak üzere %20,7’lik vergiye tabi tutulacak. Tesla için ise ayrı bir oran belirlenmiş olup bu oran %7,8’dir.

Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve büyük otomobil üreticilerine ev sahipliği yaptığı için AB’nin bu karşı tedbirlerine karşı çıkan sesler yükseliyor. Almanya’nın otomotiv sanayi derneği VDA Başkanı Hildegard Müller, tarifelerin “serbest küresel ticaret için bir gerileme ve dolayısıyla refah, işlerin korunması ve Avrupa’nın büyümesi için olumsuz bir durum” olduğunu ifade etti.

Müller, “Sektör, Çin ile başa çıkarken naif değil, ancak sorunlar diyalogla çözülmelidir” açıklamasını yaptı. Komisyon, Çin’in AB pazarındaki payını artırmak için üretim zincirindeki sübvansiyonlardan faydalandığını belirtiyor. Bu sübvansiyonlar, yerel hükümetlerin sağladığı ucuz arazi, devlet destekli işletmelerden alınan düşük fiyatlı lityum ve bataryalar, vergi indirimleri ve devlet kontrollü bankalardan sağlanan kolay finansman gibi çeşitli avantajları içeriyor.

Çin’in hızlı pazar payı artışı, Avrupa’da elektrikli araçların iklim değişikliği ile mücadelede AB’nin yeşil teknoloji üretme yeteneğini tehdit edebileceği endişelerini beraberinde getiriyor. İş grupları ve sendikalar, 2,5 milyon otomotiv işçisinin işlerinin yanı sıra, elektrikli araç üretimine dolaylı olarak bağımlı 10,3 milyon insanın da iş güvenliğinin tehlikeye girebileceğinden endişe ediyor.

Vega Portföy 28 Ekim-1 Kasım haftası makro gündem…

21-25 Ekim 2024 haftasında;

Küresel ekonomi yavaşlıyor… S&P Global Ekim ayı öncü PMI verileri büyük ekonomilerde imalat sektörünün ağırlıklı olarak daralmaya devam ettiğini; hizmet sektöründe ise zayıflık işaretleri aldık; girdi maliyet enflasyonunda artış sinyalleri geldi. S&P Global Almanya PMI İhracat Koşulları Endeksi Eylül ayında başta Avrupa olmak üzere ABD ve Asya siparişlerindeki düşüşe dikkat çekti. Sektör bazında en hızlı düşüşü otomobil sektörü ve parçaları kaydetti, kimya sektörü ihracat artışı yavaşladı. Veriler, Avrupa ve İngiltere merkez bankalarının politika faizinde ölçülü indirimi desteklerken; FED’in faiz indiriminde, Japonya Merkez Bankasının ise faiz artırımında aceleci olmayacaklarını düşündürttü.

Küresel zayıflık Türkiye imalat sektörünü olumsuz etkilemeye devam ediyor… Ekim ayında hizmet ve perakende ticaret sektörleri ile reel kesim güveninde iyimserlik arttı, inşaat sektöründe ise kötümserlik arttı. İmalat sektöründe kapasite kullanımı (KKO) %75,2’ye geriledi; dayanıksız tüketim malı imalatı dışında KKO düştü. Ekimde mal üretimi enflasyon göstergelerinde düşüş sinyalleri aldık. Merkezi yönetim borç stoku Eylülde 8,65 trilyon TL’ye yükseldi. 18 Ekim haftasında rezervlerde yükseliş, KKM ve DTH hacminde düşüş sürdü; kredi kart harcamaları yavaşladı, kredi hacmi arttı. Kısa vadeli mevduat faiz oranları yükselirken, kredi faiz oranları geriledi, yabancıların DİBS alımı sürdü.

ABD ekonomisinde zayıflık sinyalleri sürdü… 27 Ağu-11 Ekim 2024 dönemini kapsayan FED Bej Kitap raporunda ekonomik aktivite önceki rapor dönemine göre yataya yakın kaldı; imalat sektöründe zayıflık sürdü, bankacılık sektörü hafif iyileşti, tüketici harcamaları karışık sinyal verdi, emlak piyasası yatay kaldı, kasırga etkisiyle tarım sektörü hafif düştü; toplam istihdam ve ücretler hafif arttı, girdi ve satış fiyatı enflasyonu hafif arttı.

Euro Bölgesinde zayıf veriler faiz indirimini destekledi… Tüketici güven endeksindeki kötümserlik Ekimde kısmen iyileşti. Avrupa Merkez Başkanı Lagarde hedef enflasyona 2025 yılında ulaşılacağına dikkat çekerek faiz indirimlerine işaret etti, hızlı hareket edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

Çin’de ekonomik aktiviteyi canlandırıcı hamleler gelmeye devam etti… Çin Halk Bankası 1 ve 5 yıl vadeli borç verme faiz oranlarını 25’er baz puan indirimle sırasıyla %3,10 ve %3,60 seviyesine düşürdü. 1 yıl vadeli borçlanma faizi şirketlerin ve hane halkının 1 yıl vadeli borçlanma faiz oranına, 5 yıl vadeli borçlanma faizi ise emlak mortgage faiz oranına gösterge olarak kabul ediliyor.

28 Ekim-1 Kasım haftasında;

Türkiye’de öncü göstergeler; Ekim ayında ekonomik güven endeksinde yükselişe, imalat PMI endeksinde iyileşmeye işaret ediyor. Eylül ayı turizm verileri (12 aylık toplam gelen turist sayısı Ağustosta 51,5 milyon kişi ile tarihi zirvesine yükseldi, Eylül ayı verisinde sonbahar etkisini gözlemleyeceğiz) ile TCMB Enflasyon Raporunu (TCMB’nin enflasyon tahminlerine odaklanacağız) takip edeceğiz.

ABD’de 3Ç2024 GSYH (2024’ün ilk yarısındaki performans 2023’ün gerisinde), Ekim ayı çekirdek PCE enflasyonu (sinyaller karışık), işgücü verileri (görece güçlü seyir sürüyor), kamu sektörünü de kapsayan ISM imalat PMI (imalat sektörü son 6 aydır daralırken, hizmetler sektörü son 3 aydır büyüyor) ve Conference Board tüketici güven endeksi radarımızda olacak. Eylül ayı JOLTs iş fırsatları ve bekleyen konut satışları açıklanacak.

Kaynak: Turkey Data Monitor

Euro Bölgesinde 3Ç2024 GSYH (çeyrek bazda 2023 yılına göre görece yüksek büyüme sürüyor), Ekim ayı çekirdek TÜFE (son 2 aydır düşüş sürüyor) ve Eylül ayı işsizlik oranı (Ağustosta %6,4 ile tarihi düşük seviyesinde) açıklanacak. Almanya’da Kasım ayı GfK tüketici güven endeksi ile Eylül ayı perakende satışlar (son 2 aydır yükseliyor) açıklanacak.

Kaynak: Turkey Data Monito

Çin, Japonya, İngiltere ve Hindistan’da Ekim ayı PMI verileri takip edilecek.

Japonya’da BOJ politika faizi kararı (değişiklik beklemiyoruz) ve Eylül ayı işsizlik oranında değişiklik beklenmiyor (Ağustosta %2,5’e gerileyen işsizlik oranı yataya yakın seyrini koruyor).

Dr.Fulya Gürbüz

www.vegaportfoy.com