Kazanmanın Keyfini Çıkar! Hemen Tıkla, Şansa Kapı Aç!

Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase: “Ülkemizin mali şeffaflığa ihtiyacı var”

Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, 20 Ekim’deki seçimlere sayılı günler kala sürdürülebilir büyümeye odaklanan reform paketlerini açıkladı. Halk için özel bir bütçe sunmanın yanı sıra ekonomik canlanma, siyasi reform ve Avrupa entegrasyonuna doğru giden yolda daha güçlü bir rota çizmeyi taahhüt etti. Andrei Năstase, Türkiye ile ticari ve diplomatik ilişkilere yönelik yaklaşımını da yineledi.

20 Ekim’deki Moldova Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Avrupa Birliği (AB) üyeliği referandumuna sayılı günler kala, gözler cumhurbaşkanı adaylarına çevrildi. Kendini ülkenin köklü yoksulluk, ekonomik istikrarsızlık ve hükümet yetersizliği sorunlarını ele alabilecek bir lider olarak konumlandıran Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, seçimi kazandığı takdirde hayata geçireceği vizyoner reform hareketlerini açıkladı. Seçimlerde bağımsız bir aday olarak yarışan Năstase, bu kapsamda halk için özel bir bütçe sunmanın yanı sıra ekonomik canlanma, siyasi reform ve Avrupa entegrasyonuna doğru giden yolda daha güçlü bir rota çizmeyi taahhüt ediyor.

Moldova halkının cevapları, hesap verebilirliği ve gerçek ilerlemeyi hak ettiğini belirten Andrei Năstase, yaptığı açıklamada şu sözleri kaydetti: “Ülkemiz bu pervasız harcamalar ve gizli anlaşmalarla yoluna devam edemez. Bu seçimin tüm Moldovalılar için şeffaflığı, onuru ve refahı geri getirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ticaret, yatırım ve altyapıdaki ekonomik bağları güçlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Bu noktada, daha önce açıkladığım gibi, Türkiye’nin ekonomisi, Moldova’nın modernizasyonu için değerli dersler ve içgörüler sunuyor. Karşılıklı yarar için kültürel ve diplomatik bağlarımızı geliştirmenin, stratejik ortaklığımızı daha da kuvvetlendireceğini öngörüyorum.”

“Yabancı fonların kullanımı araştırılmalı”

Yabancı fonların kullanımının araştırılması gerektiğine dikkat çeken Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, yakın zamanda Maia Sandu liderliğindeki mevcut PAS hükümetinin Moldova’nın kalkınması için ayrılan Avrupa fonlarını nasıl kullandığına dair kapsamlı bir soruşturma çağrısında bulunarak Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Başsavcısı Laura Codruța Kövesi’ye resmi bir mektup gönderdiğini belirtti. Konuya dair, “Bu fonların nasıl harcandığı konusunda ciddi sorular var. Moldova halkı, haklı olarak soruyor: Hayatlarını iyileştirmesi gereken milyarlarca dolar nerede? Neden hala yoksulluk ve durgunluk görüyoruz?” dedi.

“Mali şeffaflığa ihtiyacımız var”

Mevcut hükümetin yabancılardan gelen mali yardımın nasıl yönettiğine dair şeffaflığı konusunda endişe duyduğunun altını çizen Andrei Năstase, “Bu fonların hesap verebilirlik olmadan kullanıldığı açık. Moldova gelecek nesillere yük olacak borç biriktiriyor ve sıradan insanlar yaşam kalitelerinde hiçbir iyileşme görmüyor. Kamu borcumuz 113 milyar Leyi ile tarihi bir zirvede ve bu yılın sonuna kadar 125 milyar Leyi’ye ulaşması bekleniyor. Moldovalılar bu paraların nereye gittiğini bilmeyi hak ediyor” ifadelerini kullandı.

“Yerli üretime odaklanmalıyız”

Moldova’yı cesur bir reformla ekonomik darboğazdan kurtarabileceğini söyleyen Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, “Ülkenin mali açığını, daha yatırım dostu bir iklim yaratarak, büyük uluslararası şirketleri ülkeye davet ederek ve yerli üretimi artırmaya odaklanarak azaltmayı öneriyorum. Moldova Avrupa yatırımlarını çekmeli. Şu anda yaptığımız gibi, tüketim için borçlanmamalı. Her Moldovalı için büyüme, iş ve fırsat yaratan bir ekonomi inşa etmeye odaklanmalıyız” diyerek yoksullukla mücadele kapsamında değerlendirmelerine şunları ekledi:

“Yoksullukla mücadelede ulusal bir program kapsamındaki aileler ve çocuklar için hedefli mali destek de dahil olmak üzere, birkaç somut sosyal politikamı özetlemek isterim. Politikalarım, 3 yaşına kadar olan çocuklar için aylık 3 bin Leyi, 18 yaşına kadar olan çocuklar için bin Leyi tahsis edilmesini ve hiçbir emekli maaşının 5 bin 700 Leyi’nin altına düşmemesini sağlamayı içeriyor. Bütçemiz siyasetçilere değil, halka hizmet etmeli. Moldova’nın kaynaklarını vatandaşları için kullanmanın zamanı geldi.”

“Bütçe açığının kapatılması için milletvekili sayısı azaltılmalı”

Seçim kampanyasında hükümet içindeki verimsizlikleri azaltmayı amaçlayan siyasi reformlara odaklandığını da vurgulayan Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, “Fazlalık sayılan giderleri kesmemiz ve hükümeti halk için çalışacak şekilde düzenlememiz gerekiyor. Bu çabanın bir parçası olarak, bütçe açığını azaltmak için parlamentodaki milletvekillerinin sayısının 101’den 61’e düşürülmesi, kamu ve hükümet kurumlarının küçültülmesini savunuyorum. Hükümeti daha yalın, şeffaf ve Moldova vatandaşlarının ihtiyaçlarına daha duyarlı hale getirmeyi amaçlıyorum” şeklinde konuştu.

“Moldova’nın refahı için sürdürülebilir büyümeye odaklanıyorum”

“Reform konusundaki kararlılığımda hiçbir zaman tereddüt etmedim. Moldova’nın, onları her şeyden önce tutan bir hükümete ihtiyacı var ve bunu başarana kadar durmayacağım” diyen Moldova Cumhurbaşkanı Adayı Andrei Năstase, AB entegrasyonu hakkında da şu sözleri kaydetti:

“Ülkemizin hem ekonomik hem de kurumsal olarak, böyle bir adım için hazır olması gerektiğine inanıyorum. Başarının anahtarını, Avrupa’dan tüketim için kredi değil, üretim için yatırım almak olarak görüyorum. Avrupa’da güvenle ayakta durabilen güçlü ve dayanıklı bir Moldova inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için gelecek nesillere fayda sağlayan sürdürülebilir büyümeye odaklanıyorum. Halkımız uzun süredir çok fazla yanılsamayla beslendi. Aklı ve ilerlemeyi seçmenin zamanı geldi. Moldova’nın potansiyeline inanıyorum ve birlikte refah, onur ve umut dolu bir gelecek inşa edebiliriz.”

Moskova’da Filistin’e destek etkinliği düzenlendi: ‘İsrail, ABD desteğiyle ayrımcılık ve zulüm uyguluyor’

Filistin’in Moskova Büyükelçiliği ile Venezüella’nın Moskova Büyükelçiliği’nin organizasyonuyla yapılan etkinliğe, Filistin’in Büyükelçisi Abdel Hafız Nofal, Venezüella’nın Moskova Büyükelçisi Jesus Rafael Salazar Velasquez ve çok sayıda Filistin, Rus ve Venezüella vatandaşı katıldı.

Etkinliğe Filistin bayraklarıyla katılanlar, Gazze Şeridi’nde İsrail ordusunun saldırılarında hayatını kaybedenlerin anısına çiçek bıraktı, Filistin lehine sloganlar attı.

Filistin’in Moskova Büyükelçisi Nofal, burada yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını belirterek, “Gazze’de olanlar, İsrail tarafından yaratılan büyük bir sorun. İsrail bir yıldır Hamas’ın eylemlerini gerekçe göstererek sivillere saldırılar düzenliyor” dedi.

Buna karşı çıktıklarını söyleyen Nofal, “40 binden fazla Filistinli öldürüldü, 100 binden fazla Filistinli yaralandı. Gazze yok ediliyor. Okullar bombalandığı için 645 bin Filistinli eğitim göremiyor. Hastaneler, camiler, kiliseler, binalar, yollar yok edildi. Yarın saldırılar durdurulursa Gazze’nin yeniden inşa edilmesi için 90 milyar dolara ve 10 yıla ihtiyaç var” diye konuştu.

Filistinlilerin gıdaya ihtiyaçları olduğuna işaret eden Nofal, Gazze’de barışın sağlanması gerektiğini vurguladı.

‘İsrail, ABD ve Anglosakson ülkelerin desteğiyle ayrımcılık ve zulüm uyguluyor’

Venezüella’nın Moskova Büyükelçisi Velasquez de Filistin, Yemen, Lübnan gibi İslam ülkelerindeki halklara uygulanan soykırıma karşı çıktıklarını belirterek, “İsrail, ABD ve Anglosakson ülkelerin desteğiyle ayrımcılık ve zulüm uyguluyor” ifadesini kullandı.

Latin Amerika ülkelerinin İsrail’in eylemlerine karşı çıktığını söyleyen Velasquez, şöyle devam etti:

Çocuk, kadın ve sivillere uygulanan soykırıma karşı çıkıyoruz. Buna göz yumamayız ve bunu kenardan izleyemeyiz. İsrailliler Gazze Şeridi’ni harabeye dönüştürdü. Buradaki insanlar, gıdaya erişimden, serbest hareket etmekten, sağlık hizmetlerinden yoksun. Filistin halkının yok edilmesine karşı çıkıyoruz ve bunun durdurulmasını istiyoruz. Filistin devletinin tanınması gerekiyor. Ancak bu şekilde barış sağlanabilir.

Velasquez, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro‘nun talimatıyla birçok ülkede İsrail ve ABD’nin eylemlerine karşı etkinlikler düzenleneceğini söyledi.

‘Gazze’de halk yok ediliyor’

Etkinliğe katılan Rus vatandaşlarından Oksana Hokonova, Filistinlileri desteklemek için ellerinden geleni yaptıklarını dile getirerek, “İlk önce Gazze’de durum beni bir Müslüman olarak rahatsız ediyor. Ancak Filistin’i desteklemek için mutlaka Müslüman olmaya gerek yok, insan olmak lazım. Bu durum bizi endişelendiriyor” dedi.

Uluslararası toplumun Gazze’de akan kanın durdurulması için yeterince adım atmadığını söyleyen Hokonova, “Gazze’de halk tamamıyla yok ediliyor, etnik temizlik yapılıyor” diye konuştu.

Moskova’da eğitim gören Venezüellalı öğrencilerden Alberto Alava da Filistin halkını desteklediklerini belirterek, “Gazze’deki trajedinin sona ermesini, Filistin halkının huzur içinde yaşamasını istiyoruz” ifadesini kullandı.

Halka Kaliteli ve Ucuz Gıda Satmak Gibi Güzel Bir Amaca Hizmet Eden Tansaş, Neden Bir Anda Ortadan Kayboldu?

Tansaş’ın ilk adımları, İzmir Belediyesi tarafından 1973 yılında oluşturulan ve tanzim satış modeline dayanan bir halk projesiyle atıldı.

Amaç ise temel ihtiyaçların direkt olarak üreticiden halka ulaşmasını sağlamaktı.

Oldukça iyi bir amaca hizmet eden Tansaş, ilk mağazasını 1976’da İzmir Konak’ta açtı ve hızla büyüyerek bir perakende devine dönüştü.

1986 yılındaysa anonim şirket statüsü kazandı ve 1996’da da hisselerinin bir kısmını halka arz etti.

Ancak bu büyüme, şirketin ticari yapısının değişmesine de zemin hazırlamıştı.

90’lı yılların sonunda Tansaş’ın, belediyenin mali sorunlarını çözmek amacıyla özel bir şirkete satılması gündeme gelmişti.

Amacı halka kaliteli ve ucuz ihtiyaç malzemeleri satmak olan Tansaş’ın satılması pek çok çevrede tepki toplamıştı.

Hatta, o yıllarda dönemin eski belediye başkanının Tansaş’ın satışına itiraz ettiği ve satışın oldukça olaylı bir süreç içerisinde gerçekleştiği de biliniyor.

Ancak tüm tepkilere rağmen 1999’da Doğuş Grubu’na satılan Tansaş’ın, sosyal sorumluluk temelli yaklaşımının yerini ticari bir yaklaşım aldı.

Yani herkesin bildiği o Tansaş, artık İzmir’in yerel marketi olmaktan çıkıp dev bir şirketin parçası hâline gelmişti…

İlk başta çok dramatik bir değişim olmadı. Ancak perde arkasında büyük değişikliklerin adımları atılmıştı.

Tansaş, halk için ucuz ürün sağlama misyonundan gitgide uzaklaşmaya başlamıştı.

Doğuş Grubu, bir şirket olarak doğal olarak kâr etmeyi hedefliyordu.

Bu sebeple, fiyat politikaları, işletme yapısı ve büyüme stratejileri tamamen ticari bir bakış açısına göre yeniden düzenlendi ve Tansaş tamamen ticari bir markaya dönüştü.

Artık tamamen ticarileşen Tansaş, 2008 yılında gelindiğinde Türkiye genelinde toplan 252 mağazaya sahipti.

Kuruluşundan bu yana büyümüş olan Tansaş 2002 yılında farklı market zincirlerini de bünyesine katmış olsa da 2008 yılında Migros tarafından satın alındı.

Migros büyümek ve Türkiye’de daha geniş bir pazara hitap etme amacıyla Tansaş’ın %78 hissesini satın alsa da ilk etapta Tansaş ismini değiştirmedi.

Ancak 2016 yılında gelindiğinde tüm Tansaş’lar Migros’a dönüştü ve Tansaş böylelikle aramızdan sesiz sedasız ayrıldı…

Kaynak: Kadir Kuru