Kazanmanın Keyfini Çıkar! Hemen Tıkla, Şansa Kapı Aç!

Alman anne ve kızı Çankırı’da Müslüman oldu

Alman vatandaşı olan Melanie isimli anne ve kızı Michelle, Eldivan İlçe Müftülüğüne Müslüman olmak istediğini belirtti. Müftülük yetkilileri anne Melanie ve kızı Michelle için ihtida töreni düzenledi. Düzenlenen ihtida töreninde anne ve kızına Kelime-i Şehadet telkin edilerek, İslam’ın temel inanç ve esasları anlatıldı. Müslüman olmak isteyen anne ve kızına İslam dininin temel inanç ve esasları anlatıldıktan sonra, anne-kız Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Müslüman olan anne Melanie “Melek”, kızı Michelle ise “Meryem” adını aldı.

Müslüman olan anne ve kızı, diğer dinlerde sabit bir söylemin bulunmayışını sebep göstererek İslam’ın değişmez ilkelere sahip olduğunu, bu dinin kişiden kişiye değişmemesini ilgi çekici bulduklarını ve araştırmaları neticesinde İslam’ın en doğru din olduğuna inandıklarını söyleyerek Müslüman olduklarını ifade etti.

Bütüncül Uyku Yaklaşımı Nedir?

Bütüncül uyku yaklaşımı bebek veya çocuğu içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal çevre ile birlikte değerlendiren kapsayıcı bir modeldir. Bu modelde bebek veya çocuğun uykusuna olumlu ya da olumsuz etki edebilecek onlarca faktör bir arada değerlendirilir.

Çocukluk çağında uykuya etki eden faktörler yaş gruplarına göre değişkenlik gösterebilir. Tüm yaş gruplarında etkili ortak faktörler:

Uyunan oda ve yatağın fiziksel özellikleri, bebek ya da çocuğun kıyafetleri

  • Uyku kıyafetleri

  • Bebek veya çocuğun nerede uyuduğu (ebeveyn yanı, ebeveyn odasında kendi yatağı, kendi odası gibi)

  • Uyunan odanın ısısı, nemi, havalandırma durumu

  • Uyku ortamının ışık alma düzeyi

  • Bebek veya çocuk yatağının oda içindeki konumu

  • Yatağın konfor ve güvenliği

Ebeveyne ait özellikler

  • Annenin fiziksel ve ruhsal sağlığı

  • Özellikle anne olmak üzere ebeveyn mizacı

  • Ebeveyn tutumları

  • Ebeveynin duygusal zindeliği

  • Başta anne ve baba arasında olmak üzere aile içi iletişim ve ilişkiler

  • Annenin çalışma durumu ve fiziksel iş yükü

  • Annenin sosyal destek alabilme düzeyi

  • Bakım verenlerin uyku konusunda tutarlılık ve kararlılık düzeyi

Bebek veya çocuğa ait faktörler

  • Yaş ve gelişim düzeyi

  • Fiziksel sağlık

  • Duyusal gelişim ve duyu profili

  • Bağlanma modeli (güvenli, güvensiz, kaçınmacı)

  • Biyolojik ritim

  • Algı ve öğrenme becerisi

  • Mizaç

  • Duyguları düzenleyebilme ve kendini sakinleştirebilme (regülasyon) becerisi

  • Beslenme durumu

  • Duygusal zindelik

  • Daha önceki uyku alışkanlıkları ve deneyimleri

Diğer faktörler:

  • Hastalıklar

  • Seyahatler

  • Sosyoekonomik sorunlar

  • Kayıplar

  • Yeni bir kardeşin doğumu

  • Taşınma

  • Çocuk ve ailenin hayatını etkileyen diğer faktörler

Uyku bir bilimdir ve uykunun da bir matematiği vardır.

Uyku zorluğu yaşayan çocuklar sıklıkla bu faktörlerden bir ya da daha fazlasında sorun yaşamaktadır.

Tüm bu nedenler göz önünde bulundurulmadan yapılacak değerlendirmeler ve davranış temelli uyku eğitimleri hata ve başarısızlığa açık olacaktır.

Çözüm, çocuk özelinde yapılacak ayrıntılı değerlendirme ve çocuk ve ailenin dinamiklerine uygun aşamalı bir uyku planı ile mümkünüdür.

Türkiye’nin ilk tüp tayı ‘Balat’ görücüye çıktı

Yüksek verimli kısraklardan alınan embriyoların sağlıklı dişi atlara nakledilmesi yöntemiyle taşıyıcı bir anneden dünyaya gelen Türkiye’nin ilk tüp tayı “Balat” hayvancılığın gelişimi için büyük önem taşıyor.

Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Can Gündüz başkanlığındaki bir ekibin, Friesian ırkı atlardan elde edilen embriyoların farklı ırklardaki kısraklara transfer edilerek tüp taylar elde edilmesi projesi ilk meyvesini verdi.

Ekip, üniversite bünyesindeki atlardan Friesian ırkı baba “Alp” ile American Paint Horse ırkı anne “Angora”nın çiftleşmesi sonucu elde edilen embriyoyu “Ezo” adlı yerli bir ata nakletti.

2.5 AY ÖNCE DÜNYAYA GELDİ

Taşıyıcı anne görevini üstlenen Ezo, 11 aylık gebelik sürecinin ardından 2,5 ay önce Türkiye’nin ilk tüp tayını doğurdu.

Friesian ve Painthorse ırklarının karışımı bir görüntüye sahip olan taya, akademisyenler tarafından Balıkesir Üniversitesini çağrıştırdığı için “Balat” adı verildi.

Prof. Gündüz ve ekibi, İstanbul’un Arnavutköy ilçesindeki Boyalık köyünde misafir edilen tay ile ailesini basın mensuplarına tanıttı.

Projenin temellerinin 2000’li yıllarda atıldığını aktaran Gündüz, normal şartlarda atların gebelik süresinin 11 ay sürdüğünü senede 1 yavru alabildiklerini, bu yöntemle bir kısraktan birden fazla yavru alıp fazla sayıda tay elde ettiklerini söyledi.

Gündüz, bazı kısrakların gebelik süreçlerinin sıkıntılı geçtiğini ve düşük yapabildiklerini belirterek, “Bu kısrakların taylarını taşıyıcı annelere naklederek üretkenliklerini devam ettirebiliyoruz. Elde ettiğimiz embriyoyu donör kısraklardan alıp taşıyıcı kısraklara nakledebildiğimiz gibi laboratuvar ortamında dondurup uzun yıllar boyunca saklayabiliyoruz. Sonrasında da şehirlerarası veya milletlerarası transferini sağlayıp ticaretini de yapabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Aktif spor hayatı biten kısrakların damızlığa ayrıldığını kaydeden Gündüz, “Bu çalışmayla kısrakların embriyolarını taşıyıcı kısraklara naklederek spor hayatlarının devam etmesini sağlayabiliriz.” dedi.

BELİRLİ KRİTERLERE GÖRE SEÇİLİYOR

Gündüz embriyo transferinin, verici kısraktan embriyonun alınıp taşıyıcı kısrağa transferi anlamına geldiğini anlatarak, “Öncelikle donör kısrakları belirli kriterler doğrultusunda seçiyoruz. Sonra gebeliği sonuna kadar devam ettirebilecek, sağlıklı bir şekilde doğurabilecek ve tayı emzirebilecek taşıyıcı kısrakları belirliyoruz. Senkronizasyon aşamasının ardından verici kısraklardan embriyoları alıp taşıyıcı anneye naklediyoruz. Gebelik, doğum ve emzirme taşıyıcı annede sürüyor.” diye konuştu.

Balat’ın taşıyıcı annesi “Ezo”yu anne olarak gördüğünü ancak genetik annesinin “Angora” olduğunu vurgulayan Gündüz, tayın görünüş olarak baba ile orijinal anneye benzediğini söyledi.

Gündüz, bu tarz yardımcı üreme tekniklerinin uygulanmasını Türkiye’deki hayvancılığın gelişmesi için önemli gördüklerini vurgulayarak, laboratuvar ortamında döllenen embriyoların annelere nakledilmesi için de çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

KIRIK AYAĞIYLA HAYATA DÖNDÜ ANNE OLDU

Ekipten Doç. Dr. İbrahim Kurban ise taşıyıcı anne Ezo’nun hikayesini paylaşarak, şunları kaydetti:

“Hepimiz biliyoruz ki atların ayakları kırıldığı zaman uyutulur, acı çekmeden hayatları sonlandırılır. Bunun sebebi atın ayağının iyileşmeyeceğinden değil spor hayatının bitmesinden kaynaklıdır. Ezo da bu atlardan biri. 14-15 yıl önce bacağı kırıldığı için üniversiteye bırakılan bir attı, operasyonlardan sonra ayağı iyileşti, biz de onu damızlık kısrak olarak değerlendirdik. Ne mutlu ki bize hem onun hayata dönmesini sağladık, hem de Türkiye’nin ilk embriyo naklini taşıyıp doğurdu, şimdi de onu büyütüyor. Ezo benim, bizim ve bu proje için çok önemli. Atların, ayakları kırıldıktan sonra bile insanlığa fayda sağlayacağının bir ispatı aslında.”

patronlardunyasi.com